Fransa’da tarihi dava: 130 yıl sonra gelen adalet
Fransa’da 1894’te casuslukla suçlanarak rütbesi sökülen ve sürgüne gönderilen Yahudi subay Alfred Dreyfus, ölümünden 90 yıl sonra tuğgeneralliğe terfi ettiriliyor.

Fransa Ulusal Meclisi, 1894’te casuslukla suçlanan ve ömür boyu hapis cezası verilen Yahudi subay Alfred Dreyfus’a tuğgenerallik rütbesi verilmesini öngören yasayı oybirliğiyle kabul etti. Yasa, sembolik bir “gecikmiş adalet” hamlesi olarak tanımlanıyor. Son onayı ise Fransız Senatosu verecek.
Alsace doğumlu Yahudi subay Dreyfus, Fransız ordusunda topçu subayı olarak görev yaparken 1894’te, Alman askeri ataşesine bilgi sızdırmakla suçlandı. Tek dayanak, çöp kutusunda bulunan bir yazının el yazısı benzerliğiydi.
Delil yetersizliğine rağmen kamuoyunda körüklenen antisemitik kampanya sonucunda ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı ve Fransız Guyanası’ndaki Şeytan Adası’na gönderildi. Buradaki yaşamı, daha sonra “Papillon” adlı roman ve filmde de işlendi.
Dava dosyası, dönemin istihbarat başkanı Yarbay Georges Picquart tarafından gizlice yeniden incelendi. Picquart, asıl suçlunun başka bir subay olan Ferdinand Walsin Esterhazy olduğunu ortaya koydu.
Ancak bu bilgi Fransız ordusu tarafından bastırıldı; Picquart görevden alındı ve hapse atıldı. Esterhazy ise beraat etti.

FRANSA’YI BÖLEN DAVA
Olay, ünlü yazar Émile Zola’nın 1898’de Cumhurbaşkanı Félix Faure’a hitaben yazdığı meşhur “J’accuse (Suçluyorum)” başlıklı açık mektupla patladı. Zola, antisemitizmin ve adalet sistemindeki çürümüşlüğün altını çizdi. Dreyfus Davası, Fransa’yı ikiye böldü: Dreyfus yanlıları (Dreyfusçular) ve karşıtları (anti-Dreyfusçular).
1899’da Fransa’ya getirilen Dreyfus, yeniden yargılandı ve bu kez 10 yıl hapse mahkûm edildi. Ardından affedildi ancak resmen aklanması 1906 yılında gerçekleşti. Yargıtay, davayı bozan bir kararla Dreyfus’u tamamen akladı. Orduya döndü ama önceki rütbesinden daha düşük bir unvanla, chef d’escadron (binbaşı) olarak görev aldı.
1907’de ordudan ayrılan Dreyfus, 1914’te Birinci Dünya Savaşı patlak verince yeniden orduya katıldı. Verdun cephesinde savaşan Dreyfus, 1935 yılında, 76 yaşında hayatını kaybetti.
Yasa teklifini meclise sunan eski Başbakan Gabriel Attal, kararın zamanlamasına dikkat çekti:
“Dreyfus’a yöneltilen antisemitizm geçmişe ait değil. Bugünün nefret iklimi, bu mücadelenin hâlâ sürdüğünü gösteriyor.”
KAHRAMAN MI, KURBAN MI?
Bazı milletvekilleri, Dreyfus’un Fransa’nın en onurlu kişilerine ayrılan Panthéon’a defnedilmesini de talep etti.
Ancak Başbakan François Bayrou buna karşı çıktı:
“Panthéon kahramanlar içindir, kurbanlar için değil.”
Buna karşın Macron’un partisinden Alsace milletvekili Charles Sitzenstuhl, Dreyfus’un “direniş ve cesaretin simgesi olduğunu, genç kuşaklara örnek teşkil ettiğini” söyledi.
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder