Günün öyküsü: Tün savaşlar kötüdür
1945’te Kraków’da, yardım görevlileri toplama kamplarından sağ kurtulan çocuklar için sıcak banyolar organize etti. Bu çocuklar yıllarca sadece pislik, soğuk ve ihmalle karşı karşıya kalmışlardı. Şimdi ise havuzlardan buhar yükseliyor; sabun, havlu ve temiz su, pek çoğunun hayal bile edemeyeceği bir rahatlık vaat ediyordu.
Dokuz yaşlarında bir çocuk, banyoya tereddütle ve korkuyla yaklaştı. Ona göre bu da bir işkencenin başlangıcı olabilirdi. İçeri girdiğinde titreyerek durdu. Sıcaklık ve alışılmadık ilgi, önce onu ürküttü. Kısık bir sesle, “Bana ne yapacaksınız?” diye fısıldadı; sesi zar zor duyuluyordu.
Yanına diz çöken gönüllü bir görevli, bir anne şefkatiyle yumuşakça ve nazikçe omuzlarına ılık su döktü. Çocuk yavaşça, temkinli bir şekilde rahatlamaya başladı. Sıcaklık kaslarına işlerken, sabun cildinde köpürdü. Ve belki de yıllardır ilk kez, korku ya da açlıkla lekelenmemiş bir hisle tanıştı.
İlk kez bir anne şefkatini hissediyor, gözyaşları döküyordu. Bu, ruhunun derinliklerine inen bir mutluluktu.
Uzun bir süre sonra gözlerini kapattı. Anne sıcaklığını hayal ederek yılların kirini ve kötü anıların gölgelerini yıkadı. İçindeki yaraların ve acıların silindiğini hissetti.
Sonunda, temiz bir havluya sarılmış hâlde dışarı çıktığında, “Kendimi yenilenmiş hissediyorum,” diye fısıldadı.
Bu küçük özen, çocuğa temizlikten fazlasını sunuyordu: Ona bir yenilenme hissi vermişti. Bedeniyle birlikte zihni ve ruhu da iyileşmeye başlıyordu.
Sıcak bir banyo ve bir anne şefkati, hayata dönüş için sessiz bir kapı olmuştu.
Tüm savaşlar kötüdür.
Ama en çok da anneler ve evlatlar için kötüdür.
Savaşları erkekler çıkarır; acısını ise en çok kadınlar ve çocuklar çeker.
www.bilimsanatyolu.com



Yorum gönder