O sadece anne değil: Bir milletin onuruydu…
Oğlu için “idam fermanı” çıkarıldığında, acıdan kısmi felç oldu. Bacakları tutmaz hâle geldi. Ama yüreği hâlâ dimdikti.
İşgal güçleri evini basardı sık sık, sanki Mustafa Kemal orada saklanıyormuş gibi ararlardı.
İngilizler Neden Zübeyde Hanım’a Dokunamadı?
Mustafa Kemal’e “idam fermanı” çıkaranlar, onun yaşlı, felçli annesine bile baskı yapmaktan çekinmediler. Evi defalarca basıldı. Her gelen, her giden izlendi.
Kapısının önünde 24 saat nöbet tutan bir muhbir vardı: Sarı Ali. Ama yine de… Dokunamadılar ona.
Çünkü Zübeyde Hanım, sadece bir anne değildi. Bir milletin onuruydu. Ona el uzatmak, bütün Anadolu’yu ayağa kaldırmak demekti.
Hapsetselerdi, Türk kadını o gün ellerine silah değil, bayrak alırdı.
Zübeyde Hanım, bacağını sürüyerek de olsa kermeslere gitti, yetim çocuklara yardım etti.
Oğlu cephedeydi, ama onun duası hep ön saftaydı. İngilizler bunu bildi… O yüzden hapse atmaya cesaret edemediler. Çünkü bir milleti hapsedemezsin.
Sarı Ali adında bir muhbir vardı; 24 saat Zübeyde Hanım’ın evini gözetler, gelen gidenleri İngilizlere bildirirdi.
Ama o geri durmadı. Oğlu uğrunda, kapı gibi durdu onun arkasında.
Mayıs 1921’de İstanbul’da, vatansever kadınlar bir kermes düzenlediler, yetimlere yardım için, ve mesajları netti:
-“Milli Mücadele’de şehit babaların çocuklarını yalnız bırakmayız.”
Felçli bacağını sürükleyerek o kermese girdi. Yemenilerle dolu masanın başına oturdu; kendi elleriyle satış yaptı.
O an orada duruyordu: “Mustafa Kemal’in değil yalnızca annesi olarak değil, tüm şehit çocuklarının annesi olarak.
-“Atatürk’ün soyuna dil uzatan, kendi tarihine, hakaret eder, çünkü köksüz olanın kutsala saygısı olmaz.”
Atatürk’ün soyuna, ailesine ya da hatırasına hakaret etmek; sadece bir insana değil, bu milletin bağımsızlık onuruna hakaret etmektir.
Unutmayın…
Bir ulusun kurtuluşunu borçlu olduğu bir lidere dil uzatmak, geçmişe değil; geleceğe ihanettir.
Biz saygıdan, minnetten ve vefadan yanayız.
www.bilimsanatyolu.com



Yorum gönder