Günün öyküsü: Açlık, İnsanın yüz şeklini değiştirir.
John Steinbeck bir zamanlar Amerika’nın ona kendi ailesi gibi davranıp davranmayacağını görmek için sahte bir isimle bir göçmen kampına saklandı.
Olmadı.
1936 yılıydı, Büyük Buhran’ın ortasıydı. Steinbeck binlerce Dust Bowl ailesinin California’daki çiftçilere akın ederek mültecilere dönüştüğü, hendeklerde uyuduğu ve kuruş için çalıştığı hakkında dedikoduları duyuyordu.
Gazeteler onlara “Okies. ” Siyasetçiler onlara baş belası dedi. Steinbeck kendisi görmek istedi. Yani eski bir arabayı ödünç aldı, giyinip San Joaquin Vadisi’nde kayboldu.
Haftalar boyunca işçilerin arasında yaşadı çadırlarda uyuyup artıklar yedi, ölen kamp ateşlerinin yanında annelerin ninnileri dinledi.
Çocukların yerden çürük meyveleri topladığını, adamların ise saati beş kuruşluk iş için yalvardığını izledi. Daha sonra defterine:
-“Açlığın ağladığı zaman ne kadar korkunç geldiğini bilemezsiniz,” diye yazdı.
-“İnsanın yüz şeklini değiştirir.“ diye not düştü.
Kimliğini gizli tuttu. Etrafındaki insanlar için o da başka bir serseriydi. Ama her gece, fener ışığı ile sayfalar karaladı ailelerin çizimlerini, diyalogları, öfke ve zarafet parçalarını.
Bu notlar Gazap Üzümleri oldu. Kitap 1939’da çıktığında ülkeyi şoke etti. Politikacılar kınadı, yetiştiriciler yaktı ve kiliseler yasakladı. Ama göçmen işçiler okuduklarında ağladılar, çünkü ilk defa birileri onları insan diye yazmış.
Dünya onu bir edebi kahraman olarak gördü ama hükümet onu bir tehdit olarak algıladı.
FBI onun hakkında bir dosya açtı ve çalışmalarını “komünist propaganda” olarak etiketledi. Ölüm tehditleri aldı ve Kaliforniya Çiftçilerinin Associated of California evinin dışına onu izlemeleri için adam koydu. Bir arkadaşım korkup korkmadığını sorduğunda Steinbeck,
-“Hayır. Dikkat etmem bu kadar uzun sürdüğü için utanıyorum.“
Pulitzer kazandı, sonra Nobel kazandı, ama kampları asla unutmadı.
-“Ben kaçış yazarı değilim” dedi.
-“Ben kaçamayan insanların yazarıyım. “
John Steinbeck sadece Amerikan Rüyasını yazmakla kalmadı onu pisliğin içinde aramaya gitti ve bulduğu şey hem zalimliği hem de cesaretiydi.
www.bilimsanatyolu.com



Yorum gönder