Gerçek bir dünya lideri…
Stalin’in SSCB’nin başında olduğu dönemde SSCB’nin Ankara Büyükelçisi ünlü bir diplomat olan Lev Mihayloviç Karahan’dı. Sovyet devriminin yıldönümlerinden birinin sabahında (Yanılmıyorsam 1937) Stalin son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyordu.
Bu demecinde aynen şunları söylüyordu:
-“Herkes bilsin ki, Rus milleti; Boğazlar ve Ardahan’ı ele geçirme arzusundan asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davamızı halletmiş olacağımızı müjdeliyorum.”
Aynı gece Sovyet Büyükelçiliği’nde de ihtilalin yıldönümü kutlanıyordu. Atatürk, gece yarısına doğru Stalin’in bu rahatsız edici demecinden rahatsız oluyor ve emrediyordu:
-“Arabayı hazırlayın gidiyoruz.”
-“Paşamız bu saatte nereye gidecekler?”
-“Sovyet Elçiliği’ne…”
Ekibin etekleri tutuşur. Çünkü olayı kavrarlar. İçlerinden birisi Gazi’ye:
-“Paşa Hazretleri nasıl olur? Protokolsüz mü? Siz Devlet Başkanısınız, protokolsüz nasıl gidersiniz?”
-“Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden söz ediyorsun. Hazırlayın arabaları!”
Ulu önderimiz ve arabalar hazırlanır. Gazi ve ekibi Sovyet elçiliğinin kapısına dayanır. Ulu önderimiz yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada içeride büyük bir balo vardır.
Gazi kendisini karşılayan büyükelçi Karahan’ı görünce,
-“Merhaba Karahan”, der ve sert bir şekilde söze devam eder
-“Ajanstan öğrendiğime göre Başkanınız Stalin, Ardahan ile Boğazlar’ı istemiş, kararı katıymış. Pek yakın bir gelecekte bu kararını uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söylemediğini bilemem ama buna benzer şeyler söylemiş. Tabii bu konuşmanın bir kopyası sende vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını faslını iyi anlayalım.”
Gazi metnin o kısmını kelime kelime tercüme ettirir. Konuşma ajanstan geçen metin ile aynıdır.
Gazi sorar:
-“Karahan, elçiliğin telsizinden derhal Stalin’i bulduracaksın. Başkanın tükürdüğünü yalayacak, yalamazsa ben yapacağımı bilirim. Bu yanıt bu gece gelecek çünkü benim senin Başkanınınkinden daha önemli bir kararım var. İstediğim yanıtı almadan elçiliğinizden dışarı adım atmam. Eğer yanıt istemediğim şekilde gelirse bil ki buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim.”
Lev Mihayloviç Karahan çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve Gazi’nin söylediklerini aynen nakleder. Stalin’den gelen yanıt Atatürk’ü tatmin eder çünkü yanıtta aynen şöyle söylenmektedir:
-“Stalin sürçü lisan eylemiştir. Boğazlar ile Ardahan’ı almak gibi bir arzusu kesinlikle yoktur.”
Gazi yanıtı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Lev Mihayloviç Karahan’a hitaben:
-“Lev Mihayloviç Karahan seni geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir tanışıyoruz, istersen bize iltica et!”
Lev Mihayloviç Karahan bu teklife olumsuz yanıt verir ve yanıtı telgraftan hemen sonra bir telgrafla geri çağırıldığını hatırlatarak:
-“Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile yeterlidir. Yarın memleketinizdeki görevim sona eriyor. Yarın hareket edeceğim.”
Gazi fazla ısrar etmez ve Çankaya’ya geri döner. On gün sonra şöyle bir haber gelir. SSCB’nin eski Ankara Büyükelçisi Karahan fırında yakılmak suretiyle idam edilmiştir…
KAYNAK 1: Arıburnu, Kemal Atatürk’ten Anılar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara,1976, s. 205-208.
KAYNAK 2: Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009
Stalin de biliyor ki, 3 yıl gibi amansız bir şekilde süren Kurtuluş savaşında yedi düveli dize getiren bir Başkomutanın ve devlet adamının hiç şakası olmaz..
Dünya Lideri olmak öyle lafla olmuyor, işte bunun gibi somut eylemlerle ve onun getirdiği gerçek itibarla olunuyor..
Bu zor günlerde çok özleniyorsun ATA’M…
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder