Cumhuriyetle Derdi Olan Üçlü İttifak
Tüm dünyaya bağımsızlık savaşının nasıl verileceğini göstermiş, ortaçağda donmuş kalmış bir toplumun nasıl uygar bir ulusa dönüşebileceğini kanıtlamış, yaptığı atılımla dünya devrimler tarihine geçmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin yazgısına bir bakın:
100 yıl sonra, yakın geçmişte kardeş kanına bulanmış etnikçi-Turancı bir siyasi hareket ile halife sultanlık özentisi içindeki diğer siyasi hareketin oluşturduğu koalisyon iktidarı; emperyalizmin paralı askeri konumundaki etnikçi, ayrılıkçı, şiddet örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu anayasasına ve kurucu antlaşmasına karşı uyuşma sağlıyorlar.
Dahası, Cumhuriyeti “imhacı, soykırımcı, asimilasyoncu” ilan eden bildiriyi hep birlikte alkışlayıp “barış” yaptıklarını ileri sürüyorlar.
Aslında, bu üçlü bağlaşma, 100 yıl sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrolarından ve felsefesinden kindar bir biçimde intikam almayı amaçlıyorlar. Çünkü, intikamları derinde…
Bugün etnikçi, ayrılıkçı şiddet örgüt başını “önder” kabul ederek, kendisine şükranlarını sunan etnikçi-Turancı hareket; 20. yüzyılın başında sömürgen devletlerin emperyalist çıkarları uğruna bu toprakların insanlarını savaşa sürüklemiş, yalnızca Sarıkamış’ta 90 bin kayıp vermesine yol açmış, Orta Asya’da Turan düşleri peşinde koşmuş, ülkenin başına geçmek için işgal güçlerinin Anadolu’da bağımsızlık savaşı verenleri yenmesi için beklentilere girmiş, hatta Cumhuriyetin kurucusunun canına kastetmiş, ırkçı eğilimleri yüksek bir gelenekten gelir.
Bu yüzden intikamcıdır.
Bugün softalığı ilke edinmiş bir saray düzeni kurgulamış olan halife-sultan özentisi hareket; yaklaşık 100 yıl önce işgalcilerle işbirliği yapan dinci örgütler kurmuş, Kurtuluş Savaşı’nı ve Cumhuriyeti arkadan vuran isyanlar çıkarmış, halifelik ve hanedanlığın yıkılmasını kabullenememiş, laik-demokratik uygar bir ülkenin kurulmasını içine sindirememiş, hep karşıdevrim kollayan bir gelenekten gelir.
Bu yüzden intikamcıdır.
Etnikçi, ayrılıkçı şiddet örgütü; tıpkı halife-sultan özentisi hareket gibi, Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyete karşı ayaklanan, bey-ağa-şeyh-şıh-toprak ağası gibi feodal bağlarından sıyrılmaya yıllarca ayak direyen, özgür-kardeş yurttaşlık bilincini ışıtmaktan özenle kaçınan, ırkçı nitelikleri yüksek, emperyalist çıkarların aracı ve oyuncağı olmuş, kan dökücü bir gelenekten gelir.
İşte bu üç siyasi hareket; laik-demokratik-üniter Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarını yıpratmak, dönüştürmek ve hatta yıkmak için bugün bir bağlaşmada bir araya gelmişlerdir.
Gerilerinde, tıpkı 100 yıl önceki gelenekleri gibi dünya egemenleri vardır.
“Aşılan kritik eşik”, “barış” vb. söylemlerle varmak istedikleri yer; küresel çıkarları bu bölgede yerine getiren, yarı sömürge, meşruti monarşiye benzer bir bulamaçla yönetilen esnek, federatif bir yapıdır.
Ancak, ıska geçtikleri olgu; halkın, kökü Kuvayı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk’a dayanan bağımsızlıkçı, devrimci, yurtsever damarıdır.
Onu şimdiye dek aşamadılar, aşamayacaklar da…
Işık Kansu / Cumhuriyet
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder