Pazar fıkraları: 17
Çorap
Ayakları çok fena kokardı.Bir gün bir arkadaşına birlikte tiyatroya gitmelerini teklif etti.
-“Hay hay”, dedi arkadaşı.
-“Ama eve git, ayaklarını yıka ve temiz bir çorap giy. Söz mü?”
Tiyatroya gittiler. Yerlerine oturdular. Aradan beş on dakika geçmeden etrafındakiler mendillerini burunlarına götürmeye başladı.
-“Hani söz vermiştin”, dedi arkadaşı.
-“Vallahi değiştirdim, dedi. İnanmazsın diye kirlileri de cebime koydum. Bak burada!…
FİL SÜTÜ
İki arkadaş teneffüste konuşuyorlardı:
-“Bugün bir bebek gördüm, fil sütü içerek bir haftada on yedi kilo almış.”
-“Allah Allah, çok tuhaf. Kimin bebeğiymiş bu?
-“Filin!…”
Hepsi birden
Oymak Beyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu:
-“Bakın çocuklar, bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır. Hastalara… Yaşlılara… Muhtaçlara… Her sabah okula geldiğiniz zaman size bir gün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım. Tamam mı?
Ertesi sabah Oymak Beyi çocukları toplayıp sordu:
-“Söyleyin bakalım…Dün ne gibi bir iyilik yaptınız?”
Bütün çocuklar, hep bir ağızdan:
-“Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim.
Adamcağız şaşırdı:
-“Hepiniz mi?”
-“Evet efendim, hepimiz birden.”
-“Neden?
Çocuklardan biri yanıt verdi:
-“Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim!”
Eltim gile gidiyorum
Yeni ilçe olan bir köye trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş.
O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor.
Hemen seslenmiş:
-“Hanım, hanım! Nereye?”
Kadın dönüp:
-“Vıy! Sana ne? Eltimgile gidiyom.”
Daha çok istiyor
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı:
-“Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?”
-“Hayır düşmedim. Arkadaşım Orhan’la dövüştük. Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!”
Annesi yatıştırmaya çalıştı:
-“Sakın ha! Dövüşmek iyi bir şey değil. Ben sana yarın pasta çörek vereyim. Arkadaşına da ver, barışın. Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-“Olur anneciğim, barışırız.”
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.
Annesi merakla sordu:
-“Yine ne oldu?”
-“Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!”
Önemli neden
-“Hayrola nereden?”
-“Be be ben mi? Rad rad radyodan geliyorum…”
-“Ne vardı radyoda?”
-“Spi spi spi spiker sı sı sı sınavı vardı da…”
-“Eeee, ne oldu?”
-“Bı bı bı bırak yahu? Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar.”
Resim
Leyla, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu. Babası kızın elindeki bomboş kâğıdı görünce sordu:
-“Leyla, ne resmi yapıyorsun bakayım?”
-“Çimenlikte bir keçi resmi.”
-“Çimenler nerede?”
-“Keçi hepsini yedi.”
-“Ya keçi?…
-“Yiyecek bir şey kalmayınca o da gitti.”
Gerçekten ölüymüş
Otelciyi çağırdı:
-“Odalarım temizdir, dediniz. Pire filan yoktur, dediniz. Bakın şuna!
Otelci eğilip baktı:
-“Evet, o pire ama… Ölü… Ölü…
Müşteri boynunu büktü, otelci de gitti.
Ertesi sabah otelci :
-“Nasıl, dedi, rahat uyudunuz mu?”
-“Valla uyuyabilseydim, belki rahat ederdim ama…Sizin o ölü pire yok mu?”
-“N’olmuş ölü pireye?”
-“Yoo… Siz haklıymışsınız…Gerçekten ölüymüş o pire… Fakat cenaze töreni o kadar kalabalık oldu ki… Eşi, dostu ahbabı, akrabası, bütün pireler hazırdı törende…”
Odacılar
İki müdür odacılarından şikâyet ediyormuş. İkisi de kendi odacısının daha aptal olduğunu iddia ediyormuş.
Birbirlerine kabul ettirmeye bahse girmişler.
Bir tanesi zile basarak odacısını çağırmış ve demiş ki:
-“Al su 50 bin lirayı, git bana en son model arabalardan birini al getir.”
-“Baş üstüne, diyerek çekmiş odacı kapıdan.
Ardından diğer müdür kendi odacısını çağırmış:
-“Git simdi bizim eve bak bakalım ben evde miyim?”
-“Emredersiniz efendim”, demiş ikinci odacı.
Tam kapıda iki odacı karşılaşmışlar, onlarda müdürlerini çekiştirmeye başlamışlar.
Biri demiş ki:
-“Ya su bizim müdür de çok salak, bana 50 bin lira verdi, git son model bir araba al gel dedi. Bugün pazar hiçbir yer açık değil ki!”
-O da bir şey mi, asil benim ki benden evine gidip kendisinin evde olup olmadığını öğrenmemi istedi. Aptal adam, elinin altında telefon var açıp sorsana!
Dilenci
Adam, köse başındaki dilenciye para verirken gönlünü de almak istedi:
-“Ayağın topal ama şükret, ya kör olsaydın?
-“Körlüğü de denedim be abi, is yok! Yüzlük diye ellilikleri yutturuyorlar.”
En iyi vali
Adamın biri Erzurum’a vali tayin edilmiş. Gitmiş, görevi devralmış.
Halkı ve çevreyi tanımak için çıktığı gezilerin birinde köy halkına sormuş:
-“Şimdiye kadar Erzurum’a tayin edilmiş valiler içinde size en çok hizmet eden hangisiydi?
Köylünün biri hemen yanıt vermiş:
-“Sizden iki önceki valiydi; Mehmet Paşa.”
-“Yaaaa, öyle mi? Peki size ne gibi hizmetler yaptı?”
-“Daha Erzurum’a gelirken, yolda, Bayburt’ta öldü!”
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder