Günün öyküsü: Tarihin en onurlu istifası
Antik Roma’nın en büyük dersi, bir savaş değil, bir istifa hikâyesidir. Ve o hikâyenin kahramanı bir imparatordu: Lucius Quinctius Cincinnatus.
MÖ 458 yılıydı.
Roma Cumhuriyeti henüz genç, iç kargaşa derin, sınırlar tehdit altındaydı. Aequi kabilesi Roma ordusunu kuşatmış, şehir paniğe kapılmıştı. Senato çareyi olağanüstü yetkilerle bir diktatör atamakta buldu.
Elçiler, Cincinnatus’u tarlasının başında buldular. Üzerinde yıpranmış bir tunik, elinde saban… Tiber Nehri kıyısında, sessizce lahana yetiştiriyordu.
-“Devlet seni çağırıyor” dediler.
Adam sabanını toprağa sapladı, yüzündeki teri sildi ve hiç tereddüt etmeden Roma’ya gitti. Sadece on altı günde düşmanı bozguna uğrattı. Roma kurtuldu. Halk onu yüceltti, senato iktidarını sürdürmek istedi.
Ama o, yetkiyi devretti. Savaşın ardından kılıcını bir köşeye koydu, sabanını yeniden eline aldı. Ve şöyle dediği rivayet edilir.
-“Bir insanın toprağa dönebilmesi, en büyük zaferdir.”
Cincinnatus’un hikâyesi Roma’da “virtus” yani erdemin sembolü oldu.
O, gücü eline aldığında ona teslim olmayan adamdı. Bugün iktidar, dünyanın her yerinde tutkuyla aranan bir zehir gibi dolaşıyor. Kimse vazgeçmek istemiyor. Oysa Cincinnatus, tarihe “bırakabilen insan” olarak geçti.
Livy, Roma tarihini anlatırken onun için şu cümleyi kurdu.
-“Görev onu buldu. O, görevi değil.”
İşte bütün fark burada. Birçok insan görevi ister. Bazıları görevin arkasına saklanır. Ama çok azı, görev bitince çekilir.
Yüzyıllar sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde Ohio’da bir şehir kuruldu: Cincinnati. Adını bu Roma çiftçisinden aldı.
George Washington da devrim sonrası çiftliğine dönünce “modern Cincinnatus” diye anıldı.
Tarihte iktidardan çekilmenin bir erdem olduğu çağlar yaşanmıştı. Bugün ise çekilmeyi değil, çökmeyi bilenler baştacı.
Lahana tarlaları yerini saray bahçelerine bıraktı. Ama hâlâ bir yerlerde, bir sabanın iziyle insan kalbinin onuru çiziliyor.
Roma’nın mermer salonları yıkıldı, ama Cincinnatus’un tarlası hâlâ yeşil. Çünkü orada bir lahana değil, erdem yetişti.
“Gerçek hükümdar, sabanını bırakıp tahta oturabilen değil, tahttan inip halkın arasına dönebilen insandır.”
www.bilimsanatyolu.com



Yorum gönder