Tanrıçaların torunları
Antik çağın tarihçileri Muğlalı kadınlardan söz ederken hep aynı şaşkınlığı dile getirmiştir. Onlar sadece evin değil, savaş meydanının da sahibiydiler.
Herodotos’un satırlarında, Romalıların kayıtlarında ve Yunan efsanelerinde hep aynı vurgu çıkar karşımıza.
“Amazon ruhlu kadınlar.”

Karyalı kadınlar, kocalarıyla yan yana savaşa giderdi. Miğferlerini takar, kalkanlarını kuşanır, kılıçlarını kaldırırlardı. Bir erkek düştüğünde, kadın onun yerini alırdı. Bir söylenceye göre Halikarnassos’un surları inşa edilirken kadınlar erkeklerle omuz omuza taş taşımıştı. Bir başka anlatıya göre Mylasa yakınlarında, ölen kocalarının kılıçlarını kaldırıp savaşa devam etmişlerdi. Antik yazarlar onları Amazonlarla özdeşleştirdi. Amazonlar masaldı belki ama Karyalı kadınlar tarihin ta kendisiydi.
Bu topraklarda kadınların gücü sadece savaş meydanında değildi. Karya’nın kalbi sayılan Lagina Tapınağı’nda Tanrıça Hekate hüküm sürüyordu. Geceyle, ayla ve yolların kesiştiği anlarla özdeşleştirilen Hekate, Karyalıların bağımsızlık ruhunun simgesiydi. Her yıl düzenlenen kutsal yürüyüşlerde Lagina’dan Stratonikeia’ya taşınan anahtar, salt bir dini tören değil, kadınların da toplumsal ve siyasal hayattaki rolünü gösteren bir simgeydi.

Ve ardından sahneye tarihin en güçlü kadın amirallerinden biri çıktı: I. Artemisia. Halikarnassos’un kraliçesi, Pers Kralı Xerxes’in yanında Salamis Deniz Savaşı’na katıldı.
Donanmayı zekasıyla yönetti, düşmanları bile ona hayran kaldı. Bir kadın olarak savaş gemilerini komuta etmesi, çağının çok ötesinde bir cesaret örneğiydi.
Bodrum’un dalgaları bugün bile onun savaş naralarını taşır gibidir.

İşte bu yüzden Muğla’nın kadınları hala dimdik ayakta. Zeytinliklerini korurken, deniz kıyılarını savunurken, doğasına ve yaşamına sahip çıkarken aslında binlerce yıllık bir mirası sürdürüyorlar. Afrodit’in Knidos’taki kahkahası, Hekate’nin Lagina’daki mumları, Artemisia’nın donanması, Karyalı kadınların savaş meydanındaki çığlığı hala bu topraklarda yankılanıyor.
Belki de bu yüzden Muğla’nın kadınları bugün de tanrıçaların torunları gibi dimdik duruyor. Çünkü bu topraklarda kadınlar, tarih boyunca sadece hayatın değil, mücadelenin de öznesi oldular.
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder