Hangisini düzelteyim…
Çok şey bildiğini sanan, her şeyi yalan yanlış anlatan adamın biri kahvede ahkâm kesiyormuş:
-“Çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah’a yalvarmış, ‘Allah’ım bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeceğim”, demiş.
Duası kabul olmuş, bir kız çocuğu doğmuş, adını Ayşe koymuş…
Ama Allah’a verdiği söz var, kızı almış götürmüş, tam kurban edecekken, Azrail yanında bir keçiyle gökten inmiş,
-“Al, bu keçiyi kurban et, kızı bırak!’ demiş…”
Adam bakmış ki kimseden bir tepki yok, küçümseyerek,
-“Siz anlamadınız galiba!” demiş…
Biri dayanamamış, kalkmış:
-“Ulan, anlattığının neresini düzelteyim! Dua eden Hazreti Davut değil, Hazreti İbrahim. Kurban edilecek çocuk kız değil, oğlan, Hazreti İsmail… Gökten inen melek Azrail değil, Cebrail. Kurban edilen de keçi değil, koç! Hangisini düzelteyim!”
……. ……. …….
Bazı fıkralar vardır, dönem fıkralarıdır, o günlerde anlatılır, geçer gider. Lakin bunun gibi fıkralar unutulur mu? Hazreti İbrahim’i Davut, Hazreti İsmail’i Ayşe yapan, gökten inen Cebrail’i Azrail’e, koçu da keçiye çeviren adam hiç unutulur mu?
Hele her şeyi bildiklerini sananların ya da yalan yanlış bildiklerini yutturmaya çalışanların yüzlercesinin saray danışmanı olduğu bir memlekette, bu fıkra hiç unutulur mu?
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder