Matematik Fıkraları
Üç Profesör
3 profesör konuşuyorlarmış. Tam karşılarındaki binaya 2 kişinin girdiğini, 3 kişinin çıktığını görmüşler. Bunun üzerine:
Fizikçi:
– Ölçme hassas değildi
Biyolog:
– Üremişlerdir
Matematikçi:
– Binaya bir kişi daha girerse içeridekilerin sayısı sıfır olur
Zor Soru
Bir gün matematik dersinde bir öğrenci tahtaya kalkmış ama bir türlü soruyu çözememiş.
Öğretmeni
– Evladım niye yapmadın!?
– Biliyorum ama daha zoru gelir diye öğretmenim.
– Öyle şey olur mu evladım?
– Bence olur öğretmenim. Haksızsam haksızsın deyin.
– Haklısın…
– ????
Matematik Gibi Ol
Matematik gibi olacaksın…
Etrafındaki güzellikleri TOPLAYACAKSIN…
Seni üzenleri hayatından ÇIKARACAKSIN…
Gerçek dostlara emeğinin aşını BÖLECEKSİN…
İki yüzlülere elinin tersiyle ÇARPACAKSIN..
Virgül Nerede
Öğretmen matematik dersinde sınıf tahtasına 15,25 Lira yazmış ve sınıfın en çalışkan olan öğrencisi Ömer’e dönerek sormuş.
– Ömer, söyle bakalım evladım tahtada ne yazıyor?
– 15 lira 25 kuruş yazıyor öğretmenim demiş Ömer.
Öğretmen, 15,25 teki virgülü silmiş ve Ömer’e
– Peki virgül silinince ne olur Ömer
– Ne olacak öğretmenim, virgül silgide kalır
Mateist Çocuk
Çocuk okulda din kültürü dersi işlerken öğretmeni ateistleri anlatıyormuş. Çocuk hemen parmağını kaldırmış. Öğretmeni söz hakkı vermiş.
Çocuk
– Öğretmenim ben de mateistim, demiş
Öğretmen;
– O da ne evladım? demiş
Çocuk
– Öğretmenim matematiğe inanmıyorum. Demiş
Yedi Yeti
Karadeniz’de bir okulda, matematik öğretmeni öğrencilerine sınav yapmış. Sınav kağıtlarını okumuş, bir öğrenciye yedi puan vermesi gerekmiş, sınav kağıdına “yedi” mi yoksa “yeti” mi yazacağına karar verememiş. “Bunu bilse bilse Türkçe öğretmeni bilir” demiş ve Türkçe hocasına danışmış. Türkçe hocası da düşünmüş düşünmüş ve;
– Ula hocam, ne tüşüniysun ve peni ne yoriysun! Ver ha ona sekiz! 🙂
Sözelci ve Sayısalcı
Bir gün bir kız odasında dağınık bir şekilde oturuyordur.
Annesi;
-Kızım hadi odanı topla, der.
Kız;
-Anne ben sözelciyim, toplayamam.
Anne;
-Bende sayısalcıyım iyi çarparım.
Eşek Oğlu Eşek
Ders matematikti, öğretmen Ali’ye sorar;
– Eşeklerin kaç ayağı var? Ali öğretmene cevap verir;
– Bazen 2 bazen 4 öğretmen.
– Oğlum 2 ayaklı eşek nereden çıktı?
– Babam bana sinirlenince eşek oğlu eşek der de ondan öğretmenim
Matematikçinin Evi
Bir gün iki arkadaş birlikte eve giderken matematikçinin evinin önünden geçiyorlarmış, bakmışlar matematikçinin evi yanıyor, çocuklardan biri demiş;
– Hey! Bak matematikçinin evi yanıyor, demiş. Diğer çocuk da demiş ki;
– Bir şey olmaz, matematikçi değil mi o her sorunu çözer.
Para üstü
Adamın biri kafeye gelir ve bir kola içer. Garson hesabı almaya geldiğinde borcunu sorar. Kola fiyatının 26 lira olduğunu öğrenir ve yirmi altı tane bir liralık demir parayı üst üste dizer. Garson tam parayı alacakken, bir vuruşta hepsini yere saçar. Bir şey diyemeyen garson içinden söylene söylene paraları toplamaya başlar.
Ertesi gün aynı adam, aynı garsondan bir kola ister. Hesabı öderken aynı şekilde yirmi altı tane bir liralık demir parayı üst üste dizer. Garson tam parayı alacakken, yine bir vuruşta hepsini yere saçar. fıkraoku.com Garson çok sinirlenir fakat bir şey diyemez ve paraları toplamaya başlar.
Bir sonraki gün aynı adam kafeye tekrar gelir ve yine bir kola içer. Fiyatı sorar garsona. Neler olacağını iyi bilen garson bezgin bir şekilde 26 lira diye cevap verir. O da ne?
Adam cebinden bir elli liralık çıkarıp uzatır garsona. Garson büyük bir keyifle yirmi dört tane bir lirayı üst üste dizer ve tam adam alacakken öncekilerden çok daha kuvvetli bir vuruşla paraları kafenin içine saçar. Adam hiç istifini bozmaz. Cebinden iki tane daha bir liralık çıkarıp atar diğer paraların arasına:
– Boş ver… Bir kola daha ver bana…
Ters Orantı
Öğretmen matematik dersinde öğrencilerine sordu;
– Çocuklar, matematik asla yalan söylemez. Örneğin bir adam bir tarlayı on günde sürerse, on adam bir günde sürebilir. Buna benzer bir örnekte siz verin bakalım.
Sınıftaki öğrencilerden birisi gülerek cevap verdi:
– Ben örnek verebilirim öğretmenim, mesela bir vapur Atlantik Okyanusunu altı günde geçerse, yüz kırk dört vapur bir saatte geçebilir!
Bakkal Amca
– Bakkal amca! Kilosu 5,5 liradan 7 kilo şeker, 7,2 liradan 11 kilo pirinç, 2,8 liradan 9 kilo un kaç lira eder?
– O kadar ağır yükü nasıl götüreceksin evladım?
– Sen ağırlıklarına bakma amca, fiyatlarının toplamını söyle. Bu benim matematik ödevim!
İki Çarpı Üç
Küçük Murat okuldan eve gelir ve üzgün bir şekilde;
– Matematik dersinden 1 aldım, der. Babası hemen sorar;
– Nasıl becerdin peki bunu? Murat anlatmaya başlar;
– Öğretmen 3×2 kaç eder diye sordu, ben de 6 dedim.
Babası hemen oğlunu tasdikler ve;
– Fakat bu doğru, der.
Ali anlatmaya devam eder,;
– Sonra da 2×3 kaç eder diye sordu. Babası alaycı bir tavırla bakarak,;
– Hasss.ktir, ne farkı var ki? Der. Ali de kafasıyla onaylayarak;
– Ben de öğretmene aynı senin dediğini söyledim işte…
İhanet Ve Hırs
Bir kaç yıllık evli çiftin bebekleri olur.
2 yaşına geldiğinde bebeğin çok farklı ve insanüstü yetenekleri olduğu ortaya çıkar.
3 yaşına geldiğinde yetişkin bir insan gibi konuşur.
5 yaşında, aklınıza gelen her dilde okuyup yazmaya başlar.
10 yaşında ileri matematik profesörleriyle ileri konularda açık oturumlara katılır.
13 yaşında gelecekle ilgili inanılmaz tahminlerde bulunmaya başlar…
Bir gün çocuk:
– Tam 1 yıl sonra bugün ben öleceğim. Ben öldükten 2 yıl sonra 8 Kasım günü annem ölecek. Annem öldükten 3 yıl sonra da 23 Haziranda babam ölecek.
Annesi ve babası çok şaşırır. Gerçekten de bir yıl sonra çocuk ölür. Baba çok uyanık olduğu için karısını hemen milyarlar değerinde sigorta yaptırır. 2 yıl sonra da 8 Kasım günü anne ölür. Baba 3 yıllık ömrünün kaldığını bildiğinden, sigortadan aldığı milyarlarla seyahatlere çıkar ve birbirinden güzel bayanlarla yiyip bitirir. Hatta evini bile 23 Haziranda boşaltmak şartıyla satarak alemler yapar ve son günlerini bekler…
Ölümüne 1 gün kala son parasıyla bir hayat kadını çağırır, önce jakuzide eğlence, sonra yatak odasında zevk dolu saatlerle bir gece geçirir. Adam her şey bittiğinde gözlerini kapatır ve:
“Vay be yarın ölmüş olacağım. Karım olmadan 3 yıl ne hayat geçirdim ama her şeyi yaptım, dolu dolu yaşadım, helal olsun bana” diyerek, alkolün verdiği rehavetle ve yorgunlukla uykuya dalar…
Ama o da ne!… sabah bir de gözlerini açar ki hala yaşıyor.
Yatakta şaşkınlık içinde bakınırken geceyi beraber geçirdiği bayan çığlık çığlığa koşarak içeri girer;
– HEMEN AŞAĞIYA GELİN NE OLUR!… UŞAĞINIZ SALONDA BOYLU BOYUNCA UZANMIŞ YATIYOR!… GALİBA ÖLMÜŞ!…
Ters Mantık
Temel coğrafya öğretmenine sorar:
– İstanbul’dan Ankara’ya uzaklık kaç kilometre?
– 450, diye yanıtlar öğretmeni.
Temel bunun üzerine:
– Peki Ankara’dan İstanbul’a uzaklık kaç kilometre? Diye sorduğunda öğretmen hiç düşünmeden:
– Aynı uzaklık 450, diye cevapladığında Temel biraz duraklar ve itiraz eder:
– Öyle olmayabilir, mesela Ramazan Bayramından Kurban Bayramına iki, Kurban Bayramından Ramazan Bayramına ise on ay var.
Diplomalı Kız
Kız, babasına diplomasını gösteriyordu.
– Baba, nasıl diplomam? Kimya, fizik, matematik, edebiyat, felsefe, müzik, resim hepsi süper? En iyi notlar benim? Babasının cevabı hazırdı.
– Oh oh! Çok memnun kaldım kızım. İnşallah yemek pişirmesini, dikiş dikmesini, çocuk bakmasını, çamaşır yıkamasını iyi bilen bir kocaya düşersin de mutlu olursun?
Heybe Parası
Nasrettin Hoca bir gün heybe almak için pazara gider. Güzel bir heybe görüp pazarcı ile pazarlık yapar ve 1 akçeye anlaşırlar. Tam oradan ayrılacaktır ki daha güzel bir heybe dikkatini çeker:
– Kaç akçe şu heybe muhterem?
– 2 akçe hocam.
– Aldım gitti, diyen hoca elindekini bırakır ve onu alıp tam gidecekken pazarcı seslenir:
– Hocam. Bu heybe 2 akçe, sen 1 akçe verdin.
Hoca sinirlenir:
– Bre cahil adam! Sana önce 1 akçe verdim. Sonra da 1 akçelik heybe bıraktım! İkisi eder 2 akçe. Daha benden neyin parasını istersin!
Meslek Seçimi
İki arkadaş hangi mesleği seçmeleri gerektiğine bir türlü karar veremezler ve bir danışmana giderler.
Danışman bunların problem çözme yeteneklerinin oldukça iyi olduğunu fark eder ve söyle bir deney yapar: İçinde bir gaz ocağı, bir masa ve masanın üstünde bir çaydanlık bulunan iki ayrı odaya onları sokar ve suyu kaynatmalarını ister.
İki adam da aynı şekilde masanın üstünden çaydanlığı alıp ocağa koyar ve ocağı yakar. Danışman daha sonra onları aynı şekildeki iki ayrı odaya sokar fakat bu sefer çaydanlıklar masanın üstünde değil, yerdedir. İki arkadaştan biri çaydanlığı yerden alır, ocağa koyar ve ocağı yakar. Danışman ona mühendis olmasını, çünkü her problemi ayrıca çözme yeteneğine sahip olduğunu söyler. Diğer şahıs ise çaydanlığı önce masanın üstüne koyar, daha sonra masanın üstünden alıp ocağa koyar ve ocağı yakar.
Danışman ona ise matematikçi olmasını, çünkü problemi daha önce çözülmüş bir probleme indirgediğini söyler.
Hata Fıkrası
Hoca matematik dersinde bir problem sorar Ali parmak kaldırır fakat soruyu yanlış yapar.
Hoca sınıfa dönerek evet çocuklar arkadaşınızın ilk hatası neydi emre cevap verir
– Parmak kaldırmasıydı hocam, der.
İndirgeme
Bir matematikçi ve fizikçi fakültenin dinlenme salonun da oturup kahvelerini yudumlarken bakarlar ki, kahve makinesi tutusmuş, fizikçi hemen koşarak eline aldığı kovayı doldurarak ateşi söndürür.
İkinci gün olacak ya aynı olay tekrar vuku bulur. Bunun üzerine matematikçi koşar kovayı alır getirir ve fizikçinin eline tutuşturarak problemi daha önce çözümlenmiş olanına indirger.
Matematik Sınavı
Temel’in matematik sınavı vardır ama çalışmamıştır. Arkadaşına gidip dert yanarken hocası gelip ne olduğunu sormuştur. Arkadaşı da Temel’in sınava çalışmadığını, bunun için çok üzgün olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine hoca;
– Aman be Temel üzüldüğün şeye bak, benim adım kadar kolay bir sınav olacak.
Temel;
– Adunuz neydu hocam?
Matematik Sınavı
Temel’in matematik sınavı vardır ama çalışmamıştır. Arkadaşına gidip dert yanarken hocası gelip ne olduğunu sormuştur. Arkadaşı da Temel’in sınava çalışmadığını, bunun için çok üzgün olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine hoca;
– Aman be Temel üzüldüğün şeye bak, benim adım kadar kolay bir sınav olacak.
Temel;
– Adunuz neydu hocam?
Tanımlar
– Matematik, %50 formüllerden, %50 ispatlardan, %50 de hayal gücünden oluşur!
– Matematikçiler üçe ayrılırlar; saymasını bilenler, saymasını bilmeyenler!
– Eski matematikçiler hiç bir zaman ölmezler, sadece bazı fonksiyonlarını kaybederler.
Çifte Olumlama
Ünlü bir filozof dil bilimi üzerine bir konuşma yapıyordu. Çifte olumsuzlamanın bazı dillerde olumlu bir anlamı varken bazılarında olumsuz bir anlama yol açtığını henüz belirtmiş, fakat çifte olumlamanın hiçbir dilde olumsuz bir anlam ortaya çıkartmadığını anlatmaya baslamıştı ki, arkalardan onu dinlemeye gelmiş ünlü bir matematikçinin sesi duyuldu:
– Tabi, tabi!..
Fonksiyonlar
Fonksiyonlar bir gün bir seminer tertiplemişler. Seminere birkaç fonksiyon katılmış. Her fonksiyon özellikleri hakkında bilgiler vermeye başlamış.
Derken içlerinden biri kapıya bakarak aniden bağırmış
– Dikkat türev geliyor! Hepsi apar topar kaçmaya başlamışlar.
Ancak e˟ hiç istifini bozmamış. Türev ağır adımlarla içeri girmiş ve tek başına oturan fonksiyonu görüp
– Sen benden korkmuyor musun? Demiş.
Hayır, ben e˟ im diye yanıtlamış kendine güvenen bir edayla.
– Yaa! Demiş türev ve devam etmiş.
– Peki, sana benim x’e göre türev alacağımı kim söyledi?
9 Boyutlu Uzay
Bir matematikçi ve bir mühendis, ünlü bir fizikçinin seminerine katılırlar. Seminer 9 boyutlu uzayda cereyan eden bir takım işlemler içermektedir.
Matematikçinin seminerden oldukça keyif alır görünmesine karşın mühendis çok zorlanmaktadır. Başı çatlayacak derecede ağrımaya başlayınca dayanamayıp sorar:
– Bu garip ve zor şeyleri nasıl anlayabiliyorsun?
Matematikçi gayet sakin cevap verir;
– Sadece olayı tasavvur ediyorum.
– 9 boyutlu bir uzayı nasıl tasavvur edebilirsin ki?
– Aslında çok kolay. Sadece n boyutlu bir uzay tasavvur ediyorum. Daha sonra n’i 9’a götürüyorum.
Babanı Çağır
Bir gün Ömer’i öğretmeni çağırır.
– Bu nasıl ödev oğlum, hiç mi anlamadın sen, böyle şey mi olur? Bana hemen babanı çağır onunla konuşacağım.
– Öğretmenim babamı bence çağırmayayım.
– Neden çağırmayacaksın bakalım! Ödevinin kötülüğünü sen de anladın değil mi?
– Hayır öğretmenim ödevi babam yaptı da
8 Metre Kumaş
Matematik öğretmeni, Erhan’ı tahtaya kaldırır.
-Bak oğlum, ben şimdi kumaş tüccarıyım. Sen de müşterimsin.
Sana metresi 5 liradan 8 metre kumaş satıyorum. Bana kaç para ödemen gerekiyor?
– 30 lira.
– Olur mu oğlum? Sana 5 liradan 8 metre kumaş satıyorum. Söylesene kaç lira ödeyeceksin?
Çocuk ısrarla:
– 30 lira hocam!
– Otur yerine tembel!
Öğretmen arka sırada oturan Hakan’ı tahtaya çağırır.
Erhan, Hakan yanından geçerken usulca eğilip kulağına şöyle söyler:
– Bana bak, eğer 30 liradan beş kuruş fazla verirsen bütün arkadaşlığımız biter, tamam mı?
Golf Oynayan Körler
Bir imam, bir doktor ve bir matematikçi golf oynamak için golf sahasına gittiklerinde görürler ki saha doludur.
Fakat işin enteresan yanı o sırada oyun oynamakta olan yaşlı dört adam oldukça kötü golf oynamaktadır.
Sonunda dayanamayıp yetkiliye şikayet ederler:
– Evet kabul ediyoruz, sıra onların fakat siz çok iyi bir spor kulübüsünüz. Bu kadar kötü bir oyunun oynanmasına nasıl seyirci kalabiliyorsunuz?
Bunun üzerine yetkili o kişilerin kulübün ortaklarından olduklarını ve hepsinin kör olduğunu, bu yüzden o kadar kötü oynadıklarını söyleyince
İmam pişmanlık ve mahcubiyet içerisinde:
– Ben imamım, lütfen herhangi bir ihtiyaçlarında beni şu camide bulsunlar, der ve apar topar gider.
Doktor aynı şekilde:
– Ben dünyanın en ünlü göz doktorlarından biriyim. Herhangi bir şikayetlerinde onlara yardım etmeyi çok isterim, deyip hemen evine doğru yola koyulur.
Matematikçi ise gayet soğukkanlı bir şekilde sorar:
– İyi de niye gece oynamıyorlar?
Ağanın Atları
Zengin bir köy ağası vefat eder. Vasiyeti açılır. Mallarının yarısını (1/2) büyük oğluna, dörtte birini (1/4) ortanca oğluna ve beşte birini (1/5) küçük oğluna bırakmıştır. Bütün mallar paylaşılır ancak Ortada 19 tane de AT vardır. 19′u ne ikiye, ne dörde, ne de beşe bölmek mümkündür.
Köyün en akıllı adamına gidip akıl danışırlar. Adam da onlara yardımcı olabileceğini söyler. Der ki:
– Benim de bir atım var. Alın bunu size veriyorum. Oldu mu 20 at? Yarısını sen al bakalım (10). Dörtte birini de (5) ortanca kardeşin alsın. Beşte birini de (4) en küçüğünüze verelim. On, beş daha on beş. Dört daha on dokuz. Verin bakalım şu bizim geriye kalan düldülü..
Sevgili Mi, Eş Mi?
Bir doktor, bir avukat ve bir matematikçi konuşurlarken aralarında sevgilinin mi yoksa eşinin mi olmasının daha iyi olduğu şeklinde bir tartışma başlar. Avukat der ki:
– Tabii ki sevgilin olması daha iyidir, istediğin zaman ayrılabilirsin, halbuki evli olursan bir sürü hukuki sorumluluk biner tepene.
Doktor buna muhalefet eder:
– Evli olmak daha iyidir. Çünkü güvenlik hissi stresi azaltır ve daha sağlıklıdır.
Matematikçi ise bambaşka telden çalmaktadır:
– Bence ikisi de olmalı. Bu şekilde karın seni sevgilinle ve sevgilin de karınla zanneder. Sende bu arada rahatça matematikle uğraşabilirsin.
Üçgenin Alanı
İlkokulda, matematik dersinde öğretmen üçgenin alanını, çocuklara şu şekilde öğretmiş:
Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür. Çocuk bunu güzelce ezberlemiş.
Akşam babası evde sormuş:
– Bu gün okulda ne öğrendiniz?
– Matematik dersinde, bir üç kenarlının alanını öğrendik babacığım.
– Ya öyle mi, peki nasıl öğrendiniz?
– Bir üç kenarlının alanı, yatayımı ile dikleşiminin vuruşumunun, ikiye bölümüdür.
– Yavrum, yanlış öğretmişler size. Doğrusu:
Bir üçgenin alanı, tabanı ile yüksekliğinin çarpımının yarısına eşittir.
O sırada, bir yandan gazetesini okuyan, bir yandan da torunuyla oğlunun konuşmasını dinleyen dede, dayanamayıp söze girmiş:
– İkinizin de tanımı yanlış! Bir müsellesin mesaha-i sathiyesi, kaidesiyle irtifaının hasıl-ı darpının nısfına müsavidir.
Yangın
Bir mühendis, bir fizikçi ve bir matematikçi bir oteldedir.
Derken mühendis burnuna gelen duman kokusuyla uyanır, hole çıkar, bir de bakar ki bir yangın var. Eline geçirdiği bir kovaya su doldurarak yangını söndürmeye çalışır.
Daha sonra fizikçi uyanır, aynı yangını görür ve yangın hortumunu bulur ve başlar hesap yapmaya. Su basıncı, alevin şiddeti, aradaki mesafe falan derken yaptığı hesaplara göre yangının sönmeyeceği ortaya çıkar ve yatağına geri döner.
Daha sonra matematikçi kalkar kokunun etkisiyle hole koşar. Bir de bakar ki yangın var. Derken çözüm aramaya koyulur. Yangın hortumunu bulur ve
– Çözümü buldum diye bağırarak yatağına geri döner.(İkinci versiyon yaptığı hesaplara göre yangının sönmeyeceği ortaya çıkar ve yatağına geri döner.)
İskoç Koyunları
Bir mühendis, bir fizikçi ve bir matematikçi İskoçya’da trenin penceresinden bakarken siyah bir koyun görürler, mühendis hemen atılır;
– İskoçya’daki tüm koyunlar siyah. der.
Fizikçi söze karışır;
– İskoçya’daki bazı koyunlar siyah. der.
Ve matematikçi son noktayı koyar:
– İskoçya’da en az bir tarafı siyah olan en az bir tane koyun vardır.
Uçak Yolculuğu
İki Matematikçi bir uçak seyahatine başlarlar. Havalandıktan bir saat sonra bir anons duyulur;
– Sayın yolcularımız. Uçağımızın dört motorundan biri arızalanmıştır. Endişe etmeyiniz. Üç motorla uçuşu tamamlayabiliriz. Fakat beş saat sürecek yolculuğumuz yedi saate uzamıştır. Yola devam ederler. Kısa bir süre sonra yeni bir anons duyulur;
– Sayın yolcularımız. Uçağımızın sağlam olan üç motorundan biri arızalanmıştır. Endişe etmeyiniz. İki motorla uçuşu tamamlayabiliriz. Fakat yolculuğumuz on saate uzamıştır. Derken az bir vakit sonra üçüncü anons duyulur;
– Sayın yolcularımız. Motorlarımızdan biri daha arızalanmıştır. Fakat paniğe kapılmayınız. Tek motorla da uçuşu tamamlayabiliriz. Ancak yolculuğumuz on sekiz saate uzamıştır. Bu son anons üzerine Matematikçilerden biri şöyle der;
– Umarım bu son motor da arızalanmaz. Yoksa sonsuza kadar burada kalacağız.
Matematikçi
Balonla seyahat etmekte olan bir grup yolunu kaybeder ve biraz alçalarak aşağıdaki kişiye yaklaşırlar. İçlerinden biri aşağıya bağırır:
– Heyyy!.. Şu anda neredeyiz?
Aşağıdaki şahıs onlara şöyle bir bakar ve biraz düşünüp dalgın dalgın cevap verir:
– Bir balonun içinde ve oldukça alçaktasınız…
Balondaki adam doğrulur ve arkadaşlarına:
– Biliyor musunuz bu adam matematikçi, der.
Bunun üzerine balondaki diğer şahıslar bunu nerden anladığını sorduklarında şöyle yanıtlar:
– Birincisi, çok düşündü, ikincisi söylediği şey kesin olarak doğru… Üçüncüsü, bir işe yaramıyor…
Deney
Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir kimyacıyı bir ay süreliğine ayrı ayrı odalara kapatmışlar. Odalarda kilitli bir buzdolabı ve çeşitli araç gereç varmış. Bir ay sonunda odaların kapılarını açıp bakmışlar. Fizikçi mekanik bir makine yaparak buzdolabının kapısını kırmış ve karnını doyurmuş. Kimyacı çeşitli elementleri karıştırarak bir sıvı yapıp buzdolabının kapısını eritmiş. Son olarak matematikçinin odasına girmişler. Matematikçinin kurumuş cesedi duvara dayanmış bir halde yerde kanla şunlar yazılıymış.
Teorem:
Buzdolabını açamazsam ölürüm.
İspat:
Buzdolabını açtığımı varsayalım.
Kaç Kişi Var?
Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir biyolog bir kafeye oturmuş karşıdaki eve bakarlarken eve iki kişi girdiğini görürler. Bir müddet sonra evden üç kişi çıktığını gördüklerinde olayı şu şekilde yorumlarlar.
Fizikçi: Gözlem hatası yaptım.
Biyolog: İçerde ürediler.
Matematikçi: Eve bir kişi daha girerse içerde hiç kimse kalmayacak.
Kaç Kedi
Bir gün öğretmeni Orhan’a matematik dersinde şöyle demiş:
– Orhan ben sana üç kedi versem teyzen de beş kedi verse kaç kedin olur?
Orhan:
– Dokuz kedim olur öğretmenim. Öğretmeni şaşırarak;
– İyi düşün oğlum dedi. Orhan ise:
– Hayır öğretmenim doğru söyledim çünkü benim evde bir kedim daha var.
Bomba Korkusu
Devamlı uçak seyahatleri yapan bir iş adamının en büyük korkusu uçakta bir bomba bulunmasıydı. Bu korku o kadar karşı konulmaz hale gelir ki, dayanamaz ve bir matematikçiye gelip sorar:
– Bir uçakta bir bomba bulunması ihtimali nedir?
Matematikçi istatistikleri araştırır, ihtimal hesapları yapar ve adama:
– Yüzde bir cevabını verir. Adam hiç beklemediği bu cevap karşısında afallar. Bu ihtimal çok yüksektir. Sıkıntı içerisinde geçen birkaç gün sonrasında aynı matematikçiye gelerek:
– Peki, bir uçakta iki bomba bulunması ihtimali nedir? diye sorar. Matematikçi:
– On binde bir… yanıtını verdiğinde rahatlayan adam daha sonra uçağa ne zaman binse çantasında bir bomba bulundurur…
Borç Para
Öğretmen, matematik sözlüsünde Mahmut’u tahtaya kaldırıp sorar:
– Mahmut, babandan yüzde 10 faizle 200 bin borç para alsam, yılsonunda kendisine kaç para vermem gerekir?
Mahmut hemen yanıt verdi:
– 400 bin lira.
– Nasıl olur oğlum, sen hiç hesap bilmiyor musun?
– Bilmesine biliyorum da siz benim babamın ne büyük faizci olduğunu bilmiyorsunuz.
Ticaret Matematiği Kayseri
Emekli öğretmen yolda giderken, yanına son model bir araba durmuş. İçinden çıkan bir genç:
– Hocam, sizi gideceğiniz yere kadar götüreyim.
Öğretmen genci tanımamış. Genç:
– Benim hocam Hacı Bekir, tanımadınız mı? Kayseri Lisesi’nden.
– Öğretmen biraz hafızasını yoklayınca genci tanımış.
– Oğlum Hacı Bekir seni tanıdım ama bu ne zenginlik, sen fakir bir öğrenciydin. Hacı Bekir anlatır:
– Öyleydim hocam ama, okuldan sonra ticarete başladım. Kısa zamanda biraz para kazandık. Bunu duyan öğretmen iyice şaşırır:
– Oğlum ticaret hesap işidir. Ben seni matematikten sınıfta bırakmamış mıydım, sen nasıl ticaret yapıyorsun?
– Valla hocam matematik falan bilmem. 1’e alıp 4’e satıyorum. Aradaki 3’le de geçinip gidiyoruz…
Hangisi Evli
Öğretmeni Ali’ye sormuş;
– Ağaçta 7 kuş var birini vurdum, geriye kaç kuş kalmıştır? Ali;
– Kalmaz öğretmenim, hepsi gürültüden uçar, demiş. Öğretmeni;
– Hayır, dersimiz matematik ama düşünüş biçimini beğendim, demiş. Ali hırslanmış. Öğretmenine bir soru sorabilir miyim deyip;
– Üç kadın varmış, biri dondurmayı emerek, biri yalayarak, biri ısırarak yermiş. Bunlardan hangisi evlidir?
Öğretmeni kızarıp, bozarmış.
– Emen mi? Demiş. Ali;
– Hayır, parmağında alyansı olan ama düşünüş biçiminizi beğendim, demiş.
İntegralci Garson Kız
İki matematikçi aralarında tartışmaktadır.
Bunlardan biri aslında matematiği herkesin az çok bildiğini iddia ederken, diğeri de öyle olmayıp sadece eğitimini almış insanların bildiğini savunmaktadır.
Sonunda bu meseleyi tartışarak halledemeyeceklerini fark ederler ve teklifte bulunur herkesin bildiğini iddia eden:
– Şurada bir restoran var. Girelim oraya ve oradaki garson kıza x’in integralini soralım. Kabul ediyor musun?
Diğeri hemen kabul eder. Öyle ya, x’in integralini bilen kaç tane garson kız vardır ki?
Ne var ki, bu tartışmayı planlamış bulunan diğeri daha önceden garson kıza gidip, ona bir miktar para önererek kendisine sorulacak olan soruya x²/2 cevabı vermesi konusunda anlaşmıştır.
Neyse, gelirler restorana ve o kızı görüp yanına gelirler. Kıza:
– Affedersiniz, size bir soru sorabilir miyiz? Derler.
Kız kabul edince de soruyu sorarlar. Garson kız pek fazla düşünmeden:
– x²/2 diye yanıt verir.
Biri kazanmanın sevinci, biri de kaybetmenin hüznüyle teşekkür ederek ayrılırlarken garson kız arkadan seslenir:
Hocanın Final Sorusu
Dört üniversite öğrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini kaçırırlar. Sınav ertesinde hocalarını yakalayıp, zar zor bindikleri arabanın lastiği patladığı için sınavı kaçırdıklarına ikna ederler. Kadın, yalvarmalarına dayanamayarak, bu dört arkadaşa sınavı 3 gün sonra yapacağını söyler. Sınav günü geldiğinde, matematik hocası bizim dörtlüyü dört köşeye oturtur. Finali geçmek için en az 50 almak lazımdır, sınavda da 5 soru vardır. Sayfanın önündeki 4 soru basittir ve her biri 10 puanlıktır. Kağıdın arkasındaki soru ise 60 puanlıktır ve soru aynen şöyledir:
– Hangi lastik patladı??
20’ye Kadar Say
Bir gün öğretmen öğrencisi Yeter’e sorar:
-kızım 20’ye kadar sayar mısın?
Yeter:
-öğretmenim saygısızlık etmek istemem ama 20 ye kadar saymak için ayakkabımı ve çorabımı çıkarmam gerek.
Öğretmen:
-neden?
Yeter:
-elimdeki on parmak bana yetmiyor ayağımdaki on parmak da gerekiyor.
İşin Ciddiyeti
Musevi ailesinin en büyük derdi 10 yaşlarındaki çocuklarının
matematikten sürekli zayıf almasıymış. Sıkıştırmışlar olmamış, ders
aldırmışlar olmamış. Son çare, bir Katolik okuluna kaydettirmişler.
Çocuk bir süre sonra matematik notunu düzeltmiş, sürekli tam not almaya başlamış. Peki ne oldu da bu çocuk böyle 180 derece dönüş yaptı?
Çocuk ısrarlı sorulara önce yanıt vermek istememiş. Sonunda bir gün
gerçeği itiraf etmiş :
– Okula girdiğim gün adamın birini “artı” işareti üzerine çivilediklerini
gördüm. O zaman bu işin ciddiyetini anladım…
Eşeklerin Kümesi
Ahmet Alptekin, Delice’nin Yeni yapan köyünde birleştirilmiş sınıf okutmaktadır. Ders matematiktir, 1.2.3. sınıflar ödevli çalışırken; 4. ve 5. sınıflarla boş küme konusunu işlemektedir.
Dersi işler bitirir. Sıra değerlendirmeye gelir. Öğrenciler sırayla boş küme örnekleri verirler ama Yeter bir türlü bir örnek veremez. Öğretmen sesini biraz yükselterek:
– Kızım sınıfımızdaki eşeklerin kümesini söyle, der. Yeter, eşek arıyormuş gibi gözleri ile sınıfı taramaya başlar. Öğretmen iyice sinirlenmiştir. Bu arada birinci sınıflardan İsa, ürkek bir hareketle parmağını kaldırıp indirmektedir. Öğretmenin dikkatini çeker, İsa’ya söz hakkı verir. İsa alacağı aferinin heyecanı ile cevabı verir:
– Öğretmenim, eşeklerin kümesi olmaz, ahırı olur.
Matematik Dersinde
Öğretmen hayvanlardan söz ederken Cemre’ye bir soru sormuş :
– Dört ayaklı hayvanlardan birkaçının adını söyler misin?
Cemre çok kısa bir süre düşünmüş ve cevap vermeye başlamış :
– Bir at, bir kedi, bir köpek, iki tavuk…
Öğretmen sözünü kesmiş :
– İki tavuk mu dedin, ne ilgisi var konumuzla?
– Cemre cevap vermiş :
– İki tavuğun dört ayağı yok mu?
Sayısal Loto
İki Matematikçi, aralarında mesleklerinin ne kadar önemli olduğunu konuşuyorlar. Sonra içlerinden biri diğerine dert yanıyor:
– Ah azizim ah! Matematiğe yeterince önem verilmiyor. Aslında konuya devlet el atmalı ve Matematik bilmeyenlerden vergi toplanmalı.
Diğeri yanıt veriyor:
– Sayısal loto da bu işe yarıyor zaten…
2 Kere 2
Trabzon’un en zengininin oğlu olan Temel matematik dersinden sürekli çakıyormuş. Hocası son sınavı tezahüratla ona moral verilsin diye Avni Aker stadında yapmaya karar vermiş. Stad tıklım tıklım dolmuş. İzleyenler Temel’e müthiş tezahürat yapıyorlarmış. Hocası kolay bir soruyla baslayayım demiş ve:
– 2 kere 2 kaç eder?..
diye sormuş. Temel düşünmüş düşünmüş ve:
– 4 eder…
demiş. Statta derin bir sessizlik olmuş. Ardından bütün stad hep bir ağızdan:
-Hocam, pi şans daha!..
Yorum gönder