Pazar fıkraları: 23
Ben pastacıyan
Ermeni kadının biri, eşine:
-“Kocacığım, musluk damlatıyor, tamir eder misin?” diye sorar.
Adam:
-“Bana ne, ben muslukciyan miyim?” der.
Kadın, bir başka gün:
-“Kocacığım, salondaki priz çalışmıyor, bakar mısın?” der.
Adam:
-“Bana ne, ben elektrikçiyan miyim?” der.
Yine başka bir gün, kadın:
-“Kocacığım, kapının biri kapanmaz oldu, yapar mısın?” der.
Adamdan yine aynı yanıt gelir:
-“Bana ne, ben marangozcuyan mıyım?”
Birkaç gün sonra adam, işten döner ve bir bakar ki musluk yapılmış, priz çalışıyor, kapı
kapanıyor.
Merak ederek, eşine sorar:
-“Hayrola karıcığım, kim yaptı bunları?”
-“Karşı komşumuz Mithat Bey…”
-“Ama karıcığım, o şerefsiz, karşılıksız bir şey yapmaz ki!”
-“Tabii yapmaz. Bu işlerin karşılığında bana, ‘Ya pasta yaparsın, ya da benimle yatarsın’
dedi, zaten.”
-Adam, tedirgin bir şekilde sorar:
-“Tabii, sen de pasta yaptın, değil mi karıcığım?”
Kadın, yanıt verir:
“Niye, ben pastacıyan mıyım, kocacığım?”
Neden ölmüş?
-“Dedem 105 yaşında öldü. Günde üç tane Havana purosu içerdi. Viskinin en kalitelisinden en az iki
kadeh devirirdi. Karides, kalamar ve her çeşit deniz ürününe bayılırdı. Kırmızı eti de severdi ve genç
bir sevgilisi vardı. Haftada iki gün ona giderdi.”
-“Peki, neden öldü?”
-“Öldürmek zorunda kaldık. Masrafın altından kalkamıyorduk artık!”
Ne işe yarar?
Temizlikçi Fadime, açık öğretimden diploma almak için fen bilgisi sınavında hoca sorar, Fadime
yanıtlar:
-“Mide ne iş yapar?”
-“Sindirim yapar, yediklerimizi öğütür.”
-“Akciğer ne iş yapar?”
-“Solunum yapar, bizi yaşatır.”
-“Kalp ne iş yapar?”
-“Kan dolaşımını yapar.”
-“Peki… Beyin ne iş yapar?”
-“Ha, o mu? Bizim apartmanda kapıcılık yapar!”
Nasıl tanıyacak
Trabzon Havaalanı’nda yan yana oturmuş yolcu beklerken sohbete daldılar.
Temel,
-“Ben, Amerika’dan dönen kardeşimi bekliyordum” dedi.
-“Bu, 40 yıldan beri eve ilk dönüşü!”
Yanında oturan,
-“Onu tanıyabilecek misin?” diye sordu.
-“Nereden tanıyayım?” dedi,
Temel.
-“Evden o kadar zamandır uzak ki…”
-“O, seni tanıyacak mı, peki?” diye sordu, öteki…
-“Tabii tanıyacak” dedi, Temel.
-“Ben hiçbir yere gitmedim ki! Hep buradayım.”
Onu arayalım
Temel ile Dursun, bir gün eşleriyle İstanbul’a gelirler. Ama o kadar kalabalık bir şehirdir ki, her ikisi
de eşlerini kaybederler.
Temel, Dursun’a sorar:
-“Senin hanım nasıl biriydi?”
Dursun anlatır:
-“1.50 boyunda, 45 yaşlarında şişman ve gözleri tam görmüyor.”
Dursun da Temel’e sorar:
-“Senin hanım nasıldır?”
Temel, başlar anlatmaya:
-“Benim hanım Ukrayna asıllı, 25 yaşında, sarışın, mavi gözlü, dolgun dudaklı, 1.82 boyunda,
göğüslerinde ve kalçalarında silikon var.”
Dursun, hemen yanıt verir:
-“O zaman benim karıyı boş ver. Senin karıyı arayalım!”
Nişanlılık
12 yaşındaki oğlan, 14 yaşındaki amcaoğluna sordu:
-“Abi, ablam yakında nişanlanıyor, biliyorsun… Yaz sonu nikâh varmış, bizim evde de konuşuyorlardı. Sana bir şey sormak istiyorum.”
-“Söyle…”
-“Bu nişan dedikleri ne? Evde sordum. ‘Eh, evlenecekler işte!’ diyorlar ama nişanlanınca ne oluyor,
onu anlayabilmiş değilim.”
-“Hııım… Zor soru. Bak, ben sana bir örnekle anlatayım… Diyelim ki Şubat’ta, yarıyıl karnesini aldın,
hepsini pekiyi getirdin. Sana bir bisiklet alıyorlar ve ‘Haziran’da bütün dersleri pekiyi getir, sınıfı geç,
bu bisiklet senin’ diyorlar. İşte, Şubat ile Haziran arasındaki o süre var ya, bisiklet senin ama
binemiyorsun. O süreye ‘nişanlılık dönemi’ deniyor.
-“Haa, şimdi anladım. Bisikletin var, evde duruyor, sen ona bakıyorsun, o sana bakıyor ama
binemiyorum. Ta ki sınıfı geçene kadar…”
-“Peki, dokunmaya izin var mı?”
-“Vallahi onu ben de tam olarak bilmiyorum. Binmek kesin yasak da, galiba ziliyle miliyle oynayabiliyorsun!”
Balık aradı
Evin erkeği, pazar sabahı oturmuş, keyifle kahvesini yudumlarken bir yandan da gazetesini
okuyormuş.
Eşi gelmiş, yumuşak bir ses tonuyla:
“Aşkım” demiş.
-“Hani birkaç ay önce bir hafta sonu balığa gitmiştin ya…”
Adam, okumakta olduğu gazeteyi bırakıp, tüm dikkatini eşine vermiş. Kadın, aynı ses tonuyla devam
etmiş:
-“İşte dün gece, o balık seni aradı, hamileymiş!”
Nede olsa kadın..!
Geçirdiği kaza sonrası komaya giren kadını yaşama döndürmekte zorlanan doktorlar, son çare olarak
yoğun bakıma eşini getirmişler.
Doktor, kadının yatağının başında üzücü durumu açıklamış:
-“Uyandıramıyoruz onu” demiş.
-“Onu lütfen siz konuşturmaya çalışın. Size de yanıt vermezse yapacak başka bir şeyimiz kalmıyor.”
-“O zaman bir şeyler yapın doktor” demiş eşi, muzip bir şekilde eşine çaktırmadan bakarken,
-“O daha 43 yaşında.”
Eşi, anında mırıltılarla yanıt vermiş:
-“35!”
Tireni bekliyor
Kadının biri, dolabından gelen gıcırtıyı kesmesi için eve marangozu çağırır. Marangoz, bakar ama bir
sorun bulamaz.
Dolap gıcırdamıyordur ve sorar:
-“Abla, bu dolabın bir şeyi yok, ne yapayım?”
Kadın,
-“Normalde gıcırdamıyor zaten, yoldan tren geçerken bakarsın” der.
Adam,
-“Tamam” diyerek, başlar beklemeye.
Bir süre sonra,
Kadının kocası gelir ve üzerini değiştirmek için dolabın kapağını açınca bir de ne görsün. İçinde bir adam! Hemen öfkeyle sorar:
-“Ne işin var senin benim dolabımda?”
Adam, boynunu bükerek yanıtlar:
-“Abi, ne desen haklısın. Şimdi sana tireni bekliyorum desem inanmazsın!”
Sapık horoz
Çiftçinin kümesinde yaklaşık 100 tavuk, 1 de horoz vardı. Çiftçi, yaşlanan horozun yerine geçecek genç bir horoz aldı, kümese koydu.
Genç horoz, yaşlı horoza:
-“Hadi bakalım kart horoz” dedi.
-“Yaylan da bir an önce işime bakayım…”
Yaşlı horoz:
-“Bak evlâdım” diye girdi söze.
-“Şurada birkaç günlük ömrüm kaldı. Zaten yaşıtım üç tavuk var. Onları bari bana bırak, sem ne yaparsan yap…”
-“Olmaz moruk” dedi, genç horoz.
-“Genç, yaşlı bütün yavrular benim…”
-“Peki, delikanlı” dedi yaşlı horoz ve devam etti:
-“Ama sana bir teklifim var. Yarışalım, kim kümesin diğer ucuna daha çabuk varırsa o bütün malı
götürsün…”
Teklif, genç horozun hoşuna gitti. Çünkü kümese girdiğinde ilk fark ettiği şeylerden biri, yaşlı horozun aksayan bacaklarından biri olmuştu.
-“Olur be kart horoz” deyip, kanat çırptı:
-“Hatta sana beş metre de avans veriyorum.”
Yaşlı horoz, aldığı avansla beş metre önde başladı yarışa… Yaşlı horoz önde, genç horoz arkada koşarlarken ve tam da genç horoz, yaşlı horozu yakalamak üzereyken, kümesin yanından geçmekte olan çiftçi gördü bunları… Hemen silahını ateşledi. Genç horozu havaya uçurdu.
Sonra da nedenini soran arkadaşına yanıt verdi:
-“Kümese aldığım üçüncü homo horoz! Ulan, kümeste bu kadar tavuk var varken, bu genç horoz da
öncekiler gibi yaşlı horozun peşinden koşuyordu teres…”
Niyeti kötüymüş
Kadın, karakolda komisere,
-“Param çalındı” diye anlatmaya başlamış:
-“Param sutyenimin içindeydi. Parkta yan yana oturmuş, güzel güzel ‘İyi hislerden’ konuşuyorduk.
Elini sutyenimin içine soktu, paramı çaldı.”
Komiser sormuş:
-“Elini oraya sokuncaya kadar neden bekledin?”
Kadın, yanıtlamış:
-“Nereden bileyim, niyetinin kötü olduğunu?”
Tekirdağ’lı
Deniz yolculuğu yapmak isteyen üç arkadaşın bindikleri gemi bir kaza nedeniyle okyanusun ortasında batar.
Bir köpek balığı kaza mahline dalar ve karşısına ilk çıkana sorar:
-“Nerelisin?
-“Çorumluyum” der demez orada yer.
İkinciye sorar:
-“Sen nerelisin?”
-“Samsunluyum” der demez onu da yer.
Sıra arkada korkudan titreyen üçüncüye gelir.
-“Sen nerelisin?”
-“Tekirda’lı” diyebilir.
-“Atla lan sırtıma” der ve adamı kıyıya bırakır.
Tekirdağlı merakla sorar:
-“Niye beni yemedin de kıyıya bıraktın?”
-“Çabuk siktir git puşt herif” der. Ve devam eder.
-“Bir hafta önce bir Tekirdağlı yedim, hala sarhoş geziyorum.
Nereye gitmiş?
Adam, tweet atmıştı:
-“Dün gece geç saatlere kadar arkadaşlarla partideydim. yedi kadeh şarap, üç duble rakı içtim. Yine de en
ufak alkol belirtim yoktu. Rahatça arabamı kullanabilirdim ama sorumluluk duygum ağır bastı. Taksi
çağırdım.”
Tweet’e 120 like, 40 alkışlayan yorum gelmişti ki, en alta, en yakın arkadaşının notu düştü:
-“Yahu, parti senin evindeydi. Taksiyle nereye gittin?”
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder