Tarihi değiştiren boşanma
Kral 8. Henry’nin kişisel arzusu, Avrupa tarihini değiştirdi. Aşk uğruna Katolik Kilisesi’nden koparak Anglikan Kilisesi’ni kuran İngiltere Kralı 8. Henry, beş asır sonra Kral 3. Charles ve Papa’nın buluşmasıyla yeniden gündemde.

Yaklaşık beş asırdır benzeri görülmemiş bir buluşmaydı. Kral 3. Charles ve Papa Leo, 23 Ekim’de Vatikan’daki Sistine Şapeli’nde birlikte ayine katıldılar.
Bu, Anglikan ve Katolik kiliseleri arasındaki ilişkiler açısından “tarihi bir an” olarak nitelendirildi. Kral 8. Henry, 16’ncı yüzyılda Anglikan Kilisesini Katolik Kilisesi’nden ayırmaya karar vermişti.
Bu karar Avrupa tarihindeki en dramatik dini ve siyasi dönüşümlerden birinin sembolü haline geldi. Anglikan Kilisesi’nin Roma’dan ayrılmasının öyküsü aslında 8. Henry’nin öyküsü.
İngiltere’yi 38 yıl boyunca yöneten Henry tam altı kez evlendi. Eşlerinden Aragonlu Catherine geleceğin Kraliçesi I. Mary’nin annesi, Anne Boleyn geleceğin Kraliçesi I. Elizabeth’in annesi, Jane Seymour halefi Kral VI. Edward’ın annesiydi.
Henry’nin Anne Boleyn ile aşkı uğruna Catherine’den boşanabilmek için attığı adımlar Avrupa’da yalnızca dinin değil siyaset tarihinin de çehresini değiştirdi.
BAŞLANGIÇ VE TAHTA ÇIKIŞ
8. Henry, 28 Haziran 1491’de Londra yakınlarındaki Greenwich’te doğdu. Babası Tudor hanedanının ilk kralı Kral 7. Henry idi. Annesi ise kısa ömürlü York hanedanının ilk kralı Kral 4. Edward’ın kızı Elizabeth.
Çocukluğunu taç giymeyi bekleyerek, sükûnet içinde geçirdi. İçgüdülerine göre davranan enerjik karakteriyle, kraliyetin kendine güvenini birleştiren bir isim oldu.
Rivayete göre hem eğitimde hem fiziksel egzersizlerde çok iyiydi. 1509’da 18 yaşında tahta geçti.
28 Ocak 1547’de ölene kadar tahtta kaldı. İngiliz Rönesans’ının başlangıcında ve Avrupa’yı dönüştüren dini reform hareketi sırasında ülkenin başındaydı.

Kral 8. Henry ve ailesi
Henry 1509’da tahta çıktığında beklentiler yüksekti. Yaklaşık 1.83 boyunda, iyi bir bir sporcu, avcı ve dansçıydı.
Enerjik kişiliği ile tanınıyordu. Henry, tahta çıkışından kısa bir süre sonra kardeşi Arthur’un dul eşi Aragonlu Catherine ile evlendi ve İngiltere ile İspanya arasındaki ittifakı güçlendirdi.
Bu sıra dışı evliliğe özel izin veren Papa 2. Julius’un da teveccühünü kazanmış oldu. Ancak, gösterişli törenler sınırlı kraliyet kaynaklarının çoğunu tüketti.
Daha da tehlikelisi, Henry’nin o sıralar Fransız ve İspanyol krallıkları arasındaki çatışmalarla çalkalanan Avrupa’daki askeri maceralara atılma isteğiydi.
Üst düzey danışmanlarının itirazlarına karşın, 1512’de derin ve mutlak bir saygı duyduğu Papa’yı savunma bahanesiyle Fransa’ya karşı savaşta kayınpederi Aragonlu 2. Ferdinand’a katıldı.
HENRY VE KARDİNAL WOLSEY
Bu dönemde Kardinal Thomas Wolsey, Henry’nin Fransa’daki ilk askeri seferini organize eden hırslı bir devlet adamı olarak belirdi.
1515’te Wolsey artık, York Başpiskoposu, İngiltere’nin ilk başbakanı, Katolik Kilisesi’nin kardinali ve en önemlisi kralın en yakın dostu ve devlet işlerinin fiili yöneticisi haline gelmişti.
Henry yetkilerinden hiçbir zaman tamamen vazgeçmemiş olsa da Wolsey’e karar alma konusunda önemli bir serbestlik tanıyarak, istediği zaman müdahale etme hakkını saklı tuttu.
Dünya Wolsey’i İngiltere’nin gerçek hükümdarı olarak görürken, Henry nihai gücün hâlâ kendi elinde olduğunun farkındaydı. Wolsey daha sonra 8. Henry’nin de desteğiyle İngiltere’nin Avrupa’daki nüfuzunu artırmak için Papalık makamına talip oldu. Ancak Wolsey’nin bu hırsları siyasi gerçeklikle çatıştı ve hiçbir zaman gerçekleşmedi.

Kardinal Wolsey’nin, Hampton Court Sarayı’nda Kral 8. Henry ile buluşması.
Kardinal Thomas Wolsey’in politikaları halk arasında hoşnutsuzluğa yol açtı. Sorunları çözme girişimleri yoksulları tatmin etmedi ve soyluları da kızdırdı.
Gerginlik 1523 ve 1524 yılları arasında zirveye ulaştı. Wolsey, Parlamento’dan hoşlanmamasına rağmen 1523’te meclisi toplamak zorunda kaldı.
Fakat Parlamento’nun kabul ettiği vergiler, kralın projelerini finanse etmek için ihtiyaç duyduğundan çok daha azdı.
Ertesi yıl, olağanüstü bir vergi uygulama girişimi şiddetli bir direnişle karşılaştı ve Henry’yi geri adım atmaya zorladı.
1527 yılına gelindiğinde, Wolsey’e atfedilen ama aslında Henry’nin iradesi olan devlet politikası ne içeride ne de dışarıda elle tutulur bir başarı elde edememişti.
‘İNANCIN SAVUNUCUSU’
Henry’nin hükümdarlığının ilk yıllarındaki idealist umutlar, gerçekliğin karmaşıklığı karşısında kısa sürede yok oldu. Fakat yazarlar ve entelektüeller Henry’yi düşünmeye ve öğrenmeye açık bir kral olarak görmeye devam ettiler.
1517’de, zamanının başlıca entelektüellerinden biri olan hümanist Thomas More’u yeni danışmanı olarak atadı. Ancak daha sonra Henry’nin entelektüel tartışmalara olan sevgisiyle, yönetimindeki katı ve pragmatik yaklaşımın birbirinden çok farklı olduğu anlaşıldı.
Siyasi gerilimlere rağmen Henry, kültürlü bir kral ve Katolik Kilisesi’nin savunucusu imajını korudu. Hatta 1521’de Alman reformcu Martin Luther’in fikirlerini çürüten bir risale yazdı ve Papa’dan “İnancın Savunucusu” unvanını kazandı.
ROMA’YLA ÇATIŞMA
Henry 30’lu yaşlarına girdiğinde, kişisel ve siyasi hayatı önemli ölçüde değişti. Yirmi yıldan fazla süren evliliğinin ardından, erkek bir varis doğuramaması nedeniyle eşi Aragonlu Catherine ile ciddi bir kriz yaşadı.
Catherine’in hamile kalma girişimlerinin çoğu düşük ya da ölü doğumla sonuçlandı. Tek kızları Mary 1516’da doğdu.
Bir kadının tahta çıkması fikri, bunun yol açacağı siyasi kargaşa ve güç mücadelelerinden korkulduğu için o dönemde pek gözde değildi. Henry erkek varisi olmamasındaki kusuru kendinde aramadı, karısını suçladı.

8. Henry ve ikinci karısı Anne Boleyn’in portresi.
Bu gerilimin ortasında, kraliçenin sarayında bir nedime ve eski metreslerinden birinin kız kardeşi olan Anne Boleyn’e ilgi duymaya başladı. Henry, Anne’de soğuk bir evlilikten duygusal kaçışı buldu.
Ancak Anne’in kendisi baştan çıkarıcı bir kadından daha fazlasıydı. Zeki, hırslı, sarayın iç yüzünü bilen biriydi ve gölgede kalabilecek bir metres değil, meşru bir eş olmaya kararlıydı.
‘KRALIN BÜYÜK DAVASI’
8. Henry’nin Anne Boleyn ile evlenme hedefine ulaşması yaklaşık altı yıl sürdü. Bunu yaparken istemeden de olsa tarihin akışını değiştirecek dini bir devrimi tetikledi.
1527’de, daha sonra “Kralın Büyük Davası” olarak anılacak Catherine’den boşanma girişimini başlattı. İncil’deki Levililer Kitabı’na dayanarak ilk evliliğinin geçersiz olduğunu savundu.
Oğullarının ölümünü ilahi gazabın bir işareti olarak gördü. Bu günahın ancak evliliğe son vererek telafi edilebileceğine ikna oldu. Henry, Papa 7. Clement’ten evliliğini feshetmesini istemek için Roma’ya gitti.
Papa genellikle bu tür durumlarda kraliyet ailelerinin taleplerini kabul ediyordu ama Henry’nin zamanlaması çok kötüydü.
Catherine, Kutsal Roma İmparatorluğu hükümdarı 5. Charles’ın teyzesiydi ve Papa 1527-1528 yılları arasında imparatorun tutsağıydı. Avrupa’daki en güçlü müttefikini üzecek bir karar alacak kadar güçlü değildi.
Papa ayrıca Henry’nin Catherine ile evlenmesine izin veren papalık ruhsatını da geçersiz ilan etmek istemiyordu. Bu ruhsat Vatikan’a önemli bir mali gelir getirmişti.
Bu ikilemle karşı karşıya kalan Papa, İngiltere Kralını tatmin etmek yerine, papalık tahtının prestijini korumayı tercih etti.
Böylece, İngiltere’nin Vatikan’dan ayrılması ve bağımsız bir İngiltere Kilisesi’nin doğmasıyla sonuçlanacak kriz başladı.
KİLİSENİN BAŞI
Henry’nin krizi yasal yollardan çözme girişimleri daha en başından çıkmaza girdi. Bu davada başarılı olmak iktidarını sürdürmesi için çok önemliydi.
Bu yüzden İngiltere içinde bir çıkış yolu aradı ve davanın ülkede görülmesi sağladı. Ancak Roma’dan gönderilen yargıç Kardinal Lorenzo Campeggio, 1529’da bir papalık talimatıyla davayı durdurdu ve Henry’nin umutlarını boşa çıkardı.
Bu durum, Wolsey’nin güçsüzlüğünü de gözler önüne serdi. Birkaç hafta sonra Wolsey’nin görevlerine son verildi ve saraydan sürüldü. Böylece uzun siyasi kariyeri sona erdi.
Henry isteklerini yerine getiremeyen danışmanlarla çevrili haldeydi. Kral ne istediğini tam olarak biliyor ama nasıl başaracağını bulamıyordu.

Papa 7. Clement’in 1530’da 8. Henry’nin boşanmasına karşı çıkardığı kararname
Yaklaşık üç yıl boyunca İngiliz siyasetinde kafa karışıklığı hüküm sürdü. Bu süre zarfında 8. Henry, Roma’nın davanın ülke içinde yargılanmasına izin vereceği umudu ile papalıktan kopma yönündeki artan eğilimi arasında kaldı.
Çeşitli zamanlarda ayrılıktan söz etmesine rağmen, ne kendisi ne de danışmanları bunun uygulamaya nasıl dönüştürülebileceğini bilmiyordu. Böyle bir değişiklik gerçek bir devrim gerektiriyordu.
Bunu şekillendiren ve uygulayan kişi ise Thomas Cromwell oldu. Cromwell Nisan 1532’de Kral Konseyi’nin kontrolünü üstlendi ve bu görevi yaklaşık sekiz yıl boyunca sürdürdü.
Anglikan Kilisesini Roma’dan ayırarak “Tanrının yeryüzündeki vekili” olarak doğrudan kralın otoritesine tabi, ulusal bir dini kurum haline getirmeye karar verdi. Ocak 1533’te de Henry, Anne Boleyn ile evlendi.
Mayıs ayında, yeni Başpiskopos Thomas Cranmer, Catherine ile olan ilk evliliğinin mahkeme tarafından feshedildiği oturumu yönetti. Aynı yılın Eylül ayında Prenses Elizabeth doğdu.
Papa 7. Clement buna kralı aforoz ederek karşılık verdi, ancak kararını çoktan vermiş olan İngiltere’de yankı bulmadı.
Bir yıl sonra Henry, 1534’te İngiltere Kralını “Anglikan Kilisesi’nin Yüce Başı” ilan eden ve böylece Vatikan’dan bağımsız Anglikan Kilisesini kuran yasayı onayladı.
KATOLİK MÜLKLERİNE EL KONDU
Ayrılık sadece dini bir eylem değil, ülkedeki güç dengesini değiştiren siyasi bir devrimdi. Henry Katolik manastırlarının mülklerine el koyarak Avrupa’nın en zengin hükümdarlarından biri haline geldi.
Ayrıca, daha sonra İngiltere’de Protestanlığın yükselişine zemin hazırlayacak bir dizi dini ve idari reform başlattı. İnancın yorumlanması konusunda kendisini en üst makam olarak kabul ettirdi.
Henry, papalık makamını dışladı ama yetiştiği temel Katolik doktrinini terk etmedi. Daha çok kendi vizyonuna göre yeniden şekillendirdi. “Ekmek ve şarabın Mesih’in bedeni ve kanına dönüşmesi” kavramını ve rahiplerin bekar kalması fikrini korudu.
Ancak kilisenin dünyevi işlerdeki otoritesine karşı daha liberal bir tutum benimsedi ve insanların rahiplerin aracılığı olmadan da kurtuluşu arayabileceğine inandı.
Ölümüne kadar ilahiyat eğitimiyle övünmeye devam etti ve gerçek dinin doğası üzerine düşünmekle meşgul oldu.
KANLI İNFAZLAR
1530’larda 8. Henry’nin gücü, Thomas Cromwell’in reformları sayesinde, özellikle de 1536-1540 arasında Katolik manastırlarına el konulması ve servetlerinin kraliyet hazinesine aktarılmasından sonra görülmemiş seviyelere ulaştı.
Ancak bu güç artışına krala yakın olanları bile etkileyen bir baskı dalgası eşlik etti. Thomas More, 1535-1541 arasında vatana ihanetten hüküm giyen yaklaşık elli kişiyle birlikte idam edildi.
İnfazlar sürdükçe, Henry’nin kültürlü ve bilgili bir kral imajı geriledi ve yerini kana susamış ve acımasız bir hükümdar şöhreti aldı. Aynı zamanda karakterini çevreleyen tartışmaları derinleştiren bir dizi sansasyonel evlilik de yaptı.
Anne Boleyn’le evliliği Henry’ye ne mutluluk ne de uzun zamandır beklediği erkek varisi getirdi. Anne Boleyn’in tek çocuğu daha sonra Kraliçe I. Elizabeth olacak bir kız bebekti. Henry, üç yıllık evliliğin ardından, Boleyn’i ihanet ve zina ile suçladı ve 1536’da idamını emretti.

8. Henry, yukarıdan saat yönünde altı karısıyla çevrili: Anne Cleves, Catherine Howard, Anne Boleyn, Aragonlu Catherine, Catherine Parr ve Jane Seymour
Anne Boleyn’in idamından sadece birkaç ay sonra Henry, Jane Seymour ile evlendi. Seymour, ona uzun zamandır beklediği oğlu Prens Edward’ı doğurdu. Ancak Edward doğumdan günler sonra ateşlenerek öldü.
Oğlunun ölümü Henry’ye yıkıcı bir darbe oldu. Kral, Jane Seymour’u “gerçekten sevdiğim tek eşim” olarak tanımlayacaktı.
TEHLİKELİ, ASABİ BİR HÜKÜMDAR
Henry daha sonra, Thomas Cromwell’in Fransa ve Kutsal Roma İmparatorluğu’na karşı bir kuzey Avrupa cephesi oluşturmak için tasarladığı bir hamleyle, Cleves Dükü’nün kız kardeşi Clevesli Anne ile evlendi ve siyasi bir ittifak arayışına girdi.
Ancak kral yeni eşinden ilk görüşmeden itibaren nefret etmiş ve hemen boşanmak istemiş, bu da hemen kabul edilmişti. Bu evliliğin başarısızlığı Cromwell’in kendi çöküşüne yol açtı, çünkü muhalifleri bu durumdan yararlanarak kralı ona karşı kışkırttılar.
Temmuz 1540’ta o da idam edildi.

Zamanla Henry, şüphe ve paranoyanın hakim olduğu tehlikeli, asabi bir hükümdar haline geldi.
Her ne kadar iktidarın tüm dizginlerini elinde tuttuğuna inansa da gerçekte psikolojik rahatsızlığını ve kibrini istismar edenlerin manipülasyonlarına karşı savunmasızdı.
Obezite nedeniyle sağlığı bozulmuş, halsiz, karamsar, kolay sinirlenen, melankoli ve depresyona eğilimli bir figüre dönüşmüştü. 1540-1542 arasında 20 yaşındaki Catherine Howard ile evli kaldı. Ancak genç kadının kraliçe olduktan sonra bile devam eden gayrimeşru ilişkileri giyotinle idam edilmesine neden oldu.
Bu olay Henry’ye yıkıcı bir psikolojik darbe indirdi ve ardından yalnız ve acı dolu bir yaşlılık dönemine girdi. Son yıllarında, sakin ve mantıklı bir kadın olan Catherine Parr ölümüne kadar krala eşlik etti.
ÖLÜMÜ VE MİRASI
Kral 8. Henry. 28 Ocak 1547’de Whitehall Sarayı’nda 56 yaşında öldü. Kendisine tek varisini doğuran karısı Jane Seymour’un yanına gömüldü.
Yerine geçen oğlu 6. Edward reformasyonu devam ettirdi. Daha sonra Henry’nin Katolik kızı Mary, Roma’nın etkisinin bir kısmını geri getirdi.
I. Elizabeth ise İngiltere’nin dini ve siyasi bağımsızlığını yeniden tesis etti. Kral 8. Henry, ülkesinin Vatikan’a olan bağımlılığına son verdi.
Kralı hem geçici hem de ruhani otoritenin başı yaparak Protestan reformuna kapıyı açtı ve İngiltere’nin yeni dini kimliğini oluşturdu.
www.bilimsanatyolu.com



Yorum gönder