Günün sorusu: Meryem bakire mi?
Kur’an ve Sünnet, İsa’nın annesi Meryem’i tertemiz, günahsız ve saygın bir kadın olarak tanıtır. Kur’an’da Tahrîm Suresi 11. ayette onu şöyle nitelendirir: “Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmrân kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O, itaat edenlerdendi.”
Hristiyan geleneğinde de Meryem’in bakireliği önemlidir. Birçok mezhep (Katolik, Ortodoks, bazı Protestanlar), onun İsa’yı bakire olarak doğurduğu ve yaşamı boyunca bakire kaldığı öğretisini benimser. Ancak bu iddialar daha ilk yüzyıllardan itibaren eleştirilmiştir. İsa’nın Mesih olduğunu kabul etmeyen Yahudiler, onu eleştirmiş; Meryem’in bakireliğini ve İsa’nın mucizeleri ile Mesihlik iddialarını reddetmişlerdir.
İtirazlar sadece Yahudilerden gelmemiştir. Yunan filozof Celsus ya da Kelsos, milattan sonra 2. yüzyılın ikinci yarısında yaşamış, Platon geleneğine bağlı bir filozoftur. Hristiyanlığa karşı yazdığı eleştirel metinle tanınmaktadır. “Gerçek Söz” (Alethes Logos) adlı metni günümüze ulaşmamıştır; ancak ona cevap yazan Kilise Babası Origenes’in reddiyesinde aktarılan iddiaları günümüze kadar gelmiştir.
Celsus, İsa’nın doğumunu bakire doğum şeklinde bir mucize olarak değil, ayıp bir insan hikâyesi gibi anlatır. Celsus’un iddiasına göre Meryem, bir Romalı askerle ilişki yaşamıştır. Bu askerin adı Panthera (ya da Pantera) olarak verilir. Bu isim Yahudi kaynaklarında da geçer. İsa bu ilişkiden doğmuştur. Nişanlısı Yusuf, Meryem’i işlediği zina nedeniyle kovar. Yahudi şeriatına göre Meryem’in cezası recmdir. Meryem, hamileliğini gizlemek için utanç içinde dolaşır.
İşte bu noktada bakire doğum anlatısı devreye girer. Bunu kimin ürettiği anlatılarda belirsizdir. Sevgilisi Romalı askerden pagan mitleri dinleyen Meryem, kendisini savunmak için mi bunu uydurmuştur, yoksa onu korumak isteyenler mi ona bunu öğütlemiştir, iddialarda bu belirtilmez. Celsus’un iddialarında açık olan husus şudur: “Tanrı’dan doğma” hikâyesi, ayıbı örtmek için uydurulmuştur.
Celsus, bu anlatıyı Yahudi bir karakterin ağzından aktarır. Yani, “Bakın, sizin kendi halkınız bile böyle anlatıyor” demek ister. Celsus’a göre Meryem’in Romalı askerle yaşadığı ilişki bir tecavüz değil, bir aşk ilişkisidir; yani rızaya dayalıdır. Yahudiliğe göre ise bu bir zinadır. Celsus şu mesajı verir: “Tanrı’dan doğdu dediğiniz kişi aslında gayrimeşru bir çocuktur.”
Celsus, Hristiyanlığı akıl dışı, mitolojik ve tehlikeli görür. Bakire doğum fikrinin aptalları kandırmak için uydurulduğunu savunur. Bu fikri, Yunan mitlerindeki tanrı–kadın ilişkilerine ve uydurma mucize anlatılarına benzetir. Ona göre bu anlatı, Yunan masallarından aparılmıştır ve akıllı bir insanın bunlara inanması mümkün değildir. Asıl hedefi Meryem’i suçlamak ve onu aşağılamak değil, İsa’nın ilahiliğini çökertmektir.
Yahudi kaynaklarında Meryem hakkındaki iddialar daha da serttir. Onu sadece Romalı bir askerle beraber olan bir âşık olarak değil, saçlarını açan, gevşek ahlaklı bir kadın olarak görürler. Bu ifade cinsel ahlaksızlık anlamına gelir ve birden fazla erkekle ilişki yaşadığı ima edilerek bakire olduğu açıkça reddedilir.
Celsus’un İsa hakkında da ciddi eleştirileri vardır. İsa’nın Mısır’a giderek büyü yapmayı öğrendiğini, halkı kandırdığını, mucize diye anlatılan hikâyelerin göz boyamaya dayalı sihirler olduğunu ve kendisini tanrı ilan etmesinin büyük bir kibir ve delilik olduğunu öne sürer.
Modern dönemlerde yapılan bazı çalışmalarda bırakın Meryem’in bakireliği ve İsa’nın kişiliğini, tarihte yaşayıp yaşamadığı dahi tartışılmaktadır. Meryem ve İsa anlatısının, paganları Hristiyan yapmak için, onların mitik zihin yapılarıyla paralel Yunan ve Mısır mitolojilerinden esinlenerek üretilen anlatılar olduğu iddia edilmektedir.
www.bilimsanatyolu.com



Yorum gönder