Pazar fıkralar: 18
Kocanın duası
Adam, karısını o kadar seviyormuş ki, her akşam yatarken ellerini yukarı açıp dua ediyormuş.
-“Allah’ım… Karımın başı ağrımasın, benimki ağrısın! Sakın onun bir yer kırılmasın, kırılacaksa benimki kırılsın… O üzülmesin, ben üzüleyim…”
Duanın son bölümünde de şöyle diyormuş:
-“Allah’ım… Ne olur karımı dul bırakma, ben bırak!”
Narkotik köpeği
Polis, narkotik kopeğini kayışından tutmuş bir şekilde barlar sokağının çıkışını kontrol ederken eğtimli köpek, bardan çıkan genç kıza doğru bakıp burnuyla bir işaret yapınca polis, kızı hemen durdurmuş:
-“Buraya bakar mısınız? Bir madde kullandınız mı? Bu köpek, sizşin uyuşturucu kullandığınızı biraz önce bana söyledi de” demiş.
-“Aa? Sizin kafanız iyi galiba” demiş kız,
-“Köpekle konuştuğunu söyleyen biri mi suçluyor beni?”
Emanet anahtar
Cesur şövalye, Haçlı Seferi’ne giderken, eşine “Bekâret kemer” takıp, anahtarı en yakın arkadaşına vermiş:
“Eşim sana emanet ediyorum. Eğer 10 yıl içinde savaştan dönmezsem anahtarı kullanabilirsin!”
Ve zırhını giyip atına atlamış. Yolun dönmecende son bir kez şatosuna dönüp bakarken, arkadaşı atını dörtnala koşturarak yanına gelmiş:
“Oh, iyi k sana yetiştim. Yanlış anahtar vermişsin yaa!”
Temel’in pul koleksiyonu
Çapkın Temel, tanıştığı güzel kadına teklifini yapmış:
-“Haydi, bize gedelim. Müzik dinleriz, ayrıca sana harka pul koleksiyonumu gösteririm.”
Kadın şaşırmış ama bozuntuya vermeden sormuş:
-“Peki, ya senin harka dediğin pul koleksiyonunu beğenmezsem?”
Temel:
“O zaman” demiş. “Fazla soyunmadan elbiselerini göyer, gedersin!”
Minaredeki deli
Köyün delsi minareye çıkmış, atlayacakmış. Bunu gören melet, ikna etmeye çalışmış.
-“Sana ev alırız” demişler, olmamış.
-“Araba alırız” demişler, yine olmamış.
Bakmışlar ki, bu böyle olmayacak,
-“Delinin dilinden deli anlar” demişler ve komşu köyün delisin getrmişler.
Deli, elinde bıçakla gelmiş ve minaredekine seslenmiş:
-“Lan deli! Elemdeki bıçağı görüyor musun?”
Minaredeki deli,
-“Görüyorum” demiş.
-“Ula indin indin inmedin, keserim minareyi” demiş.
Del,
-“Tamam ula indim. Sakın kesme, düşerim” demiş
Çapkınlık ve intikam
Temel hastalanır. Durumu ağırdır.
Eşine seslenir:
-“Fadime, ben galiba ölüyorum! Sana bir itirafta bulunacağım. Vicdan azabı içindeym!”
Fadime, sakin bir sesle:
-“Söyle Temel’ çiğim. Seni dinliyorum” der.
-“Ben seni çok aldattım Fadime!”
Fadime, yine sakin br sesle:
“Temel’ciğim” der.
-“Ben seni keyfimden mi zehirledim sanıyorsun?”
Meyhane
Erzurumlu hoca, vaaz veriyordu:
-“Ola şerefsizler, gidirsiz, parazı puluzu meyhanelerde hacirsiz… Çoluğum çocuğum var diye düşünmir, paraları garılara gızlara yedidirirsz… Parayı kazanan km? Meyhaneci! Arabası, ev olan km? Meyhaneci! Siz ne poh yiyirsiz?”
Vaazı dinleyenlerden birisi, aradan birkaç ay geçtikten sonra hocayı ziyarete gelir ve elini öperek şöyle der:
-“Hocam, Allah sizden razı olsun. Vaazınızdan sonra durumum düzeldi. Allah’a şükür, şimdi durumumuz eyidir…”
Hoca şaşırarak sorar:
-“Yoksa içkiyi m bırahtın?”
Adam, yanıtlar:
-“Yoh hocam, meyhane açtım!
Neden fren yapmamış?
Adam, otomobil kullanan eşine telaşla bağırıyor:
-“Hanım, frene bas! Fren yap, freeen!”
Kadın, hiç aldırmayıp gaza basıyor. Sonuç malum…Araç, hızla bir ağaca çarpıyor, hurda durumuna gelen otomobilden güçlükle çıkıyorlar.
Çeşitli yerlerinden yaralanan adam, şaşırmış bir durumda eşine soruyor:
-“Yahu kadın, az daha ölüyorduk. Sana ‘fren yap’ dedim. Neden fren yapmadın?”
Her yanı yara-bere içinde olan kadın, suratını asarak yanıt veriyor:
-“Bana böyle emirler vermenden hoşlanmıyorum!”
Mantar
Kadın, üçüncü kocasını gömdükten sonra br arkadaşı sorar:
-“Birini kocana ne oldu?”
Kadın,
-“Mantar zehirlenmenden öldü” der.
-“İkinci kocana ne oldu?”
Kadın, yanıt verir:
“O da mantar zehirlenmesinden öldü.”
Arkadaşı iyice meraklanır,
-“Peki ya üçüncü kocan?” diye sorar.
Kadın, derin bir nefes aldıktan sonra yanıt verir:
-“Üçüncü kocam, kafatası kırığından öldü, mantar sevmezdi!”
Aman haaa…
Boşanma davasında kadın, yargıca, talebnn gerekçesini açıkladı:
-“Sayın yargıç, çocuğun bende kalmasını istiyorum, çünkü onu dokuz ay karnımda taşıdım…”
Yargıç, kocaya sordu:
-“Karınızı duydunuz, bir diyeceğiniz var mı?”
Adam,
-“Var tabi” dedi ve devam etti:
-“Sayın yargıç, farz edelim ki canımız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye para attınız ve kola geldi. Şimdi bu kola makinenin midir? Yoksa parayı deliğe atanın mı?”
Yargıç, sekreterine döndü:
-“Yaz kızım, çocuğun babada kalmasına…”
Mesleklere göre yalanlar
Ayakkabıcı: Giydikçe açılır.
Emlakçı: Merkeze 10 dakika
Öğretmen: Zeki ama çalışmıyor.
Esnaf: Bana geliş bu.
Galerici: Dost işi.
Memur: Sistem gitti.
İnsan kaynakları: Biz sizi ararız.
Berber: Çok yakıştı.
Kargo şirketi: Geldik, yoktunuz.
Beyaz eşyacı: Ben de evde bundan kullanıyorum.
Aktar: Bu otun kalp, ciğer, dalak malak hepsine faydası var.
Diş hekimi: Zamanla yerine oturur.
Doktor: Siz çok iyi gördüm.
Eczacı: O ilaç piyasada yok. Bu ilaç aynısı.
Avukat: Temyizden kesin döner.
Politikacı: Allah yaptırıyor
Mahkûmiyet nedeni
Mahkûm, hücresine gelen yen arkadaşına,
-“Neden buradasın?” diye sormuş.
-“Yapmadığım bir şey için buradayım!” diye yanıtlamış adam.
-“Yapmadığın şey neydi ki?”
-“Cinayet silahının üzendeki parmak izlerini silmedim!”
Hakimi güldüren fıkra
Olay, Rusya’da geçer. Mahkemenin hâkimi, kahkahalar atarak salondan çıkınca, merak eden arkadaşları:
-“Ne oldu yaaa? Niye böyle gıdıklanmış gibi gülüyorsun?” diye sorarlar.
Gülmekten gözler yaşaran hâkîm:
-“Yahu, ne zeki insanlar var memleketimizde!” der.
-“Anlatsana, ne oldu?”
-“Az önce mahkeme salonunda harka bir fıkra duydum.”
-“Fıkra mı? Anlatsana!”
-“Deli misiniz siz? Az önce o fıkrayı anlatan adama 5 yıl hapis verdim!”
www.bilimsanatyolu.com
Yorum gönder